Takip Et

TİM GÖZÜYLE TARIMIMIZIN DURUMU

TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi)’nin 2016 yılı tarım ihracatı ile ilgili raporunda tarımın Türk ekonomisine etkilerini ve Türk tarımının bugününü ele alan önemli notları okuyucumuza aktarmayı sürdürmekteyiz.

“İklim ve ekolojik şartlarının çeşitliliği nedeniyle Türkiye’de tarımsal üretim geniş bir yelpazeye sahiptir. Üretimde buğday, şeker pancarı, arpa, pamuk, mısır gibi tarla bitkileri ağır basmaktadır.

Tahılların çoğunda kendine yeterlilik sağlanmıştır. Baklagiller, mısır, pirinç üretimi bazı yıllarda, pamuk ve yağlı tohumlar üretimi genelde iç talebi karşılayamamaktadır.

Sebze ve meyveler arz fazlası nedeniyle tarım, gıda ihracatının sürükleyicileri konumundadırlar.

TÜİK 2010 yılında et ve süt üretiminde istatiksel düzeltmeye gitmiş ve 2010 öncesi üretimlerde güncelleme yapmamıştır. Bu nedenle özellikle üretim değerindeki paylarda iki yıl karşılaştırması yapmak mümkün değildir.

Tarımda bitkisel üretim her açıdan ağır basmaktadır. Hayvancılık ürünlerinin toplam üretim değeri içindeki payı üçte biri ancak bulmaktadır. Üretimin yapısı politikaların ağırlığını yansıtmaktan uzaktır. İç sübvansiyonlar genelde tarla ürünlerine yoğunlaşmaktadır. Üretim değerinde yaklaşık % 40 paya sahip sebze ve meyvelerin, fındık dışında politika uygulamalarında ağırlıkları zayıftır. Tahıllardaki yüksek koruma ve iç piyasaya müdahale sonucunda hayvancılık üretimi etkilenmektedir.

Hayvancılıktaki yüksek korumalar, yüksek girdi maliyetleri nedeniyle hayvancılık ürünlerinin payını artıracak oranda etki yapamamıştır. Sonucunda tüketiciler çoğu hayvancılık ürününe AB ortalamalarının üstünde fiyat ödemek durumunda kalmaktadırlar.

Türkiye, dünyada fındık, vişne, incir, kayısı ve ayvada en büyük üretici konumundadır. Daha genel bir yaklaşımla, yıldan yıla küçük değişiklikler olsa da, 35 tarım malı üretiminde Türkiye ilk on ülke arasında yer almaktadır.

Daha çok meyve ve sebzelerin üretiminin yer aldığı üst sıralara hayvan yetiştiriciliği yaklaşamamaktadır. Hayvancılık artan gelire eşlik eden talep artışına cevap vermekten uzak kalmıştır.

Hayvancılık ürünlerinde dış ticaret yok denecek kadar azdır. İhracat kısıtlı miktarda, dünyanın belirli bölgelerine yapılmaktadır. İç fiyatlardaki ani zıplama dönemleri dışında uygulanan yüksek koruma, pratikte hayvan ürünlerinin çoğunda, özellikle ette, ithalatı yasaklayacak düzeydedir.

Nüfusun hayvansal protein açığı büyük oranda tavukçuluk sektörü tarafından karşılanmaktadır. Tavukçuluk ürünlerinin tamamına yakını üretimde dikey olarak bütünleşmiş, büyük ölçekli firmalar tarafından üretilmektedir. Tavukçuluk ihracatı artmakta, ancak yem maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle ihracat pazarlarında rekabet edebilmek için sübvansiyon gerekmektedir.”

Rakip ülkelerle rekabet etmenin yolu öncelikle girdi fiyatlarındaki düşüşlere bağlıdır.

“2005-2013 döneminde tarımsal üretimin maliyetlerine bakıldığında ise, en önemli girdiler olan gübre ve mazot fiyatı endekslerindeki artışların ayçiçeği dışındaki tüm ürün fiyat endekslerinin üzerinde olduğu görülmektedir. 2005-2013 döneminde bu iki girdinin toplam maliyetler içerisindeki payında %10-15’lik bir artış olmuştur. “ 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.