Takip Et

TÜRK TARIM SEKTÖRÜ VE İSTİHDAM GELİŞİMİ

Tarım sektörü kendi üretenini beslediği,ihracata katkı verdiği,ekonomi milli içinde belirli ve önemli katkılara sahip bir sektör olduğu gibi istihdam sağlamada da en önemli kaynaklar arasındadır.

Ekonomik büyüme, bir ülkede belirli bir dönemde üretilen bütün mal ve hizmetlerin parasal ifadesi olarak kabul edilen gayrisafi yurt içi hâsıla (GSYH) ile ölçülmektedir.

GSYH istihdam açısından da en belirleyici faktörlerin başında gelmektedir. Diğer istihdam faktörleri: üretimde kullanılan teknik ve teknolojiler, iş gücünün maliyetleri ve kapasite kullanım oranlarıdır (Akyıldız, 2016).

Bu faktörlerin değişimi iş gücü piyasasında da sektörler arası iş gücü hareketliliğine neden olmaktadır.

Tarım sektöründe istihdam edilen iş gücünün diğer sektörler açısından potansiyel iş gücünü barındırması, tarımsal istihdamın önemini daha da artırmaktadır. Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler statüsünde yer alması, teknolojiye yönelik yatırımların hızla artması ve katma değerin yükseltilmesi ortalama iş gücü verimliliğini de yükseltmektedir.

İş gücü verimliliğinin artışı öte yandan iş gücü arzının da azalmasına neden olduğu için, tarımda teknoloji kullanımının bir sonucu olarak kırsal iş gücü kentlere göç etmekte yani sanayi ve hizmet sektörü için iş gücü kaynağı yaratmaktadır. Böylece iş gücü verimliliğinde yaşanan artış ekonomik büyüme ve kalkınmaya da katkı sağlayarak, toplumsal refahı artırıcı yönde etkide bulunmaktadır.

Toplumsal refah artışı bireylerin kaliteli ve katma değeri yüksek gıda ürünlerine talebini artırarak tarım sektöründe yeni tekniklerin ve teknolojilerin kullanılabileceği istihdam alanlarının oluşumuna ve yeni girişimcilik fırsatlarına olanak sağlayacaktır. TÜİK verilerine göre tarım sektöründe iş gücüne katılım oranları 2005 baz yılı ele alınarak incelendiğinde 2015 yılına kadar ortalama %7’lik bir değişim olduğu görülmektedir. Tarım sektöründe 2005 yılında %44,6 olan katılım oranı 2015 yılında %51,6’ya yükselmiştir. İş gücüne katılım oranının artması ülke genelinde ekonomik aktivitelerin arttığının göstergesidir. Bu orandaki bir azalma ise aktif nüfusun ekonomiye katkı yapmadığını ve atıl kaldığını gösterir (Anonim, 2015c).

Tarım sektörünün GSMH içindeki payının nispi olarak azalması ekonomik gelişme sürecinin doğal bir sonucu olup gerçekte tarım sektörünün milli ekonomi içerisindeki öneminin devam ettiğinin de bir göstergesidir. Tarım sektöründeki teknoloji kullanımı ve istihdam içerisinde tarımın payı dikkate alındığında, kırsal alanda var olan iş gücünün diğer sektörlerde oluşacak istihdam boşluklarına dikey hareketliliği söz konusudur. Sanayi ve hizmetler sektöründe istihdam edilen tarım sektörü temelli iş gücü diğer sektörlerde değer yaratmaya devam etmektedir.

Son 10 yıl içerisinde tarım sektörünün istihdam içerisindeki payı yıllara göre değişmekle beraber azalmıştır. Buna rağmen 2008 yılından 2017 yılına kadar geçen sürede istihdam edilen kişi sayısında artış olmuştur. Tarım sektöründeki istihdam oranının azalmasına rağmen istihdam edilen kişi sayısında yaşanan artışın en önemli nedeni toplam nüfustaki artıştan kaynaklanmaktadır. Benzer şekilde toplam işlenen tarım alanlarında azalma olmasına karşın teknoloji kullanımının en önemli göstergelerinden biri olan traktör sayısındaki artış, tarım sektöründeki iş çeşitliliğinde ve teknoloji kullanım düzeyinde yaşanan artışın bir ifadesidir.

Tarım sektörü gayri safi milli hâsılaya (GSMH) da ülke nüfusunun beslenme ihtiyacını karşılayarak, tarıma dayalı sanayiye ham madde kaynağı yaratarak ve sanayi mallarını tarım sektöründe girdi olarak kullanarak katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle hem yaratılan istihdam hem de iş gücünün nitelikleri bakımından tarım sektöründe gerçekleştirilecek iyileştirmeler milli hâsılanın artışına doğrudan katkı sağlayacak ve istihdam açısından da yeni kaynakların yaratılmasına imkân sunacaktır.

Kaynak.2.Milli Tarım Şurası Tarımsal Üretim Planlaması Grubu Çalışma Belgesi. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.