Takip Et

OSMANLI DÖNEMİNDE HUBUBAT TARIMINDAN BAZI ÖZELLİKLER

Medeniyet ne kadar ilerlerse ilerlesin ve insanların bu medeniyete uyan ihtiyaçları, istekleri ne kadar çoğalırsa çoğalsın, hayata temel olan yemek ve ekmek ihtiyacı daima baştadır. Devletlerin, milletlerin bütün iktisadi, siyasi ve mali teşkilatı, bütün coğrafi, sosyal ve siyasi hedefleri her şeyden önce gıda aramak, bulmaktan ibarettir ki, bunun orta iklim kuşağının medeni memleketlerinde başlıca unsuru buğdaydır. Halkı, özellikle başta idare merkezleri olmak üzere şehir topluluklarını buğdaysız, ekmeksiz bırakmamak bütün tarih boyunca devletlerin başlıca kaygısı ve uğraşısı olmuştur (262).

İlk çağlardan itibaren, orta iklim kuşağında yetiştirilen ve insanların temel gıdasını teşkil eden en önemli tahıl ise buğdaydır. Buğdaya orta iklim kuşağı medeniyetini temsil eden bir bitki gözüyle bakabileceğimiz gibi, aynı zamanda bu medeniyetin temeli olarak da bakabiliriz (261).

Anadolu’daki muhtelif sancaklar hakkındaki verilerin genel bir mukayesesine dayalı olarak yapılan bir hesaplamada ise toplam ekilebilir arazinin 5/8’nin hububat vb. tarımına ayrıldığı kalan kısmının nadasa ve bazı diğer ürünlerin ekimine ayrıldığı varsayımından hareketle bir tahmin yapılmaya çalışılmıştır. Bu veriler ortaçağ şartlarında olağan sayılabilecek verimlilik ve dönüm başına ürün miktarlarıyla mukayese edilmiş ve sonuç ayrıca o şartlarda bir kişinin asgarî geçim seviyesine tekabül ekonomik buğday muadili ile karşılaştırılmıştır. Çıkan sonuç bazı bakımlardan cesaret kırıcıdır (255).

Temettüat defterlerinde buğday ve arpa gibi ürünlerin ölçü birimi “kile” dir.

Buğday kile ve müd ölçü birimi ile miktarı belirlenmekteydi. Kile miktar olarak 1841 'den itibaren Türkiye'nin her yerinde 1 kile= 35,27 litre= 20 okka" olarak kabul edilmiş bir ölçü birimidir. Bu tür kile, "İstanbul kilesi" olarak adlandırılır. 1 kile= 20 okka= 25,65 kg.’ dır.

Diğer sancak ve kazalarda mahlût yerine melaz sözcüğünün kullanıldığına tanık olmaktayız. Melaz daha çok sapından ayrılmamış arpa ve buğday karışımına verilen addır ki genellikle hayvan yemi olarak kullanılmasına rağmen kıtlık yıllarında insan gıdası olarak da sofralarda yerini almıştır.

Buğday yetiştirilmesi bakımında son derece uygun iklim şartlarına sahip olan Karaman coğrafyası bu değerlendirmelerin dışında tutulamaz. Hele insan beslenmesinde ilk sırayı hububat ve ürünlerinin yer aldığı topluluklardan söz ediyorsak.

16.yüzyıl sosyal hayat ve tarım için gelişimlerin çok hızlı olduğu bir dönemdir.

Osmanlı Devleti'nin Asya, Avrupa ve Afrika'ya yayılmış olan geniş toprakları orta iklimde, kışları nispeten

ılık, yazları sıcak ve kurak olan Akdeniz iklimine dahildi. Akdeniz iklimine dahil ülkelerde yağışların

genelde az olması ve toprağı sürmekten ziyade karıştırmaya yarayan sapan kullanımı tarlaların verimini

düşürdüğünden, ya tarlayı boş bırakmak suretiyle (nadasa bırakmak) ya da başka bitkiler ekmek suretiyle

dinlendimek ve kuvvetlendirmek gerekiyordu. Bu da bir sene içinde ekilebilen toprakların oranını önemli

şekilde azaltan bir etkendi (263).

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.