Takip Et

Cumhuriyet Hükümetlerinin Tarıma Yaklaşımı-103

Türk çiftçisinin genel bütçeden hak ettiği payı alamamasında hükümetlerin kalkınma tercihleri öncelikle rol oynamıştır.

Çiftçinin örgütlenememesi, sendikasının olmaması siyasi tercihlerde bir ve birlikte hareket edememesi, hükümetlerin sanayicinin baskısı altında kalmasına neden olmuştur.

Yeterince örgütlenememelerinden dolayı çiftçiler, ürettikleri ürünleri pazarlamada sorunlarla karşılaşmaktadır. Çiftçilerin örgütlenmesi ve ürünün pazarlanmasına yönelik destekler, Türkiye’de çok yetersiz ve istikrarsızdır. Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nın (TKB) güdümünde olan tarımsal amaçlı kooperatifler, pazarlama konusunda hizmet vermemekte ve genellikle kendi üyelerine girdi ve kredi sağlanması gibi konularda sınırlı destekte bulunmaktadır. Ayrıca tarım satış kooperatifleri, kendi yükümlülükleri altındaki ürünlerin, finansman durumuna göre yıldan yıla değişen miktarlarda olmak üzere destekleme alımından ve dışsatımından sorumlu olmuştur (1).

14 Mart 2003’de kurulan Recep Tayyip Erdoğan hükümeti 29 Ağustos 2007’ye kadar devam ederken 2005 yılından itibaren Sami Güçlü’nün yerine Tarım Bakanlığı görevini Mehmet Mehdi Eker üstlenmiştir.

Hükümet programında tarım ile ilgili yapılacak düzenlemeler şu başlıklar altında yer almıştır:

• Tarım sektöründe verimliğin artırılması, üretici gelirlerinin istikrara kavuşturulması için desteklemeler akılcı olarak yönetilecektir.

• Hayvancılık potansiyelinin yeniden canlandırılması ve en üst düzeye çıkarılması temel amacımızdır.

• Tarım, ormancılık ve hayvancılık ürünlerinin dünya piyasalarına arzı desteklenecek, kendi kendine yeterliliği sağlanacaktır.

• Karma ve alternatif tarımsal üretim metotları teşvik edilecektir.

• GAP bir bütün olarak değerlendirilecektir.

 

2002-2007 yılları, dünya ekonomisini elinde tutan kuruluşların, Türkiye üzerinde baskılarını yoğun olarak sürdürdükleri dönemlerdir.

 

2000 yılından itibaren Türkiye’nin tarım politikalarındaki değişimde, daha çok IMF ve DB’nin yönlendirmeleri etkili olmuştur. Bunların yanı sıra AB üyeliği sürecinde yayımlanan Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program ile son İlerleme Raporu da tarım sektörü ile ilgili önemli belirlemeler içermiştir. Ayrıca DTÖ Cenevre Çerçeve Anlaşması da tarım politikalarını etkilemiştir. (2)

 

Bunların başında gelenlerden birisi olan Dünya Ticaret Örgütü: Uruguay Turu sonrası dünya tarım politikalarında liberal eğilimler etkili olmaya başlamıştır. Tarım anlaşmasının imzalanmasıyla ülkelerin uluslararası tarım ürünleri ticaretinden daha fazla pay alabilmek için pazara giriş, ihracat sübvansiyonları ve iç destek alanlarında uyguladıkları korumacı önlemler tamamen kaldırılmamış, ancak sınırlandırılmıştır. Böylece tarım ürünleri ticareti serbestleştirilerek karşılaştırmalı üstünlüğe dayalı bir tarım ticareti oluşturulması için ilk adım atılmıştı. (3)

 

(1): Öztürk, F. ve M. Narin (2004), “Türk Tarım Politikaları ve Doğrudan Gelir Desteği”, DPT, Türkiye İktisat Kongresi, 5-9 Mayıs 2004, İzmir/Türkiye.

(2): Müslüme NARİN ,1980’Lİ YILLARDAN SONRA TARIM POLİTİKALARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER .

(3): Ay, Ahmet, Yapar Sinem (2005), “Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması ve Türkiye”, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 13, ss. 57-81. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.