Takip Et

EKONOMİK KRİZLER VE TARIMA ETKİLERİ

20.Yüzyıla en çok damgasını vuran olayların başında dünya savaşları ve ekonomik krizler gelmektedir.

Küresel ölçekte meydana gelen ekonomik krizler ieçerisinde Türkiye’nin yaşadığı ilk ve önemli ekonomik kriz 1929 yılında ortaya çıkmıştır. Etkisi en az batı ülkeleri kadar sarsıcı olan bu ekonomik krizi 1970’lerdeki ekonomik krizler izlemiş, ilk kriz devlet eliyle,devletçi politikalarla bertaraf edilmeye çalışılırken 1970’lerin krizleri IMF ve Dünya Bankası politikaları savuşturulmaya çalışılmıştır.

Son olarak da 24 Ocak 1980’de de önemli bir kriz yaşanmıştır.Bu kriz istikrar paketi yoluyla aşılmaya çalışılmış, Paketin amaçlarının başında ulusal ekonominin birikim ve kaynaklarının dağılımında piyasa fiyatının ana belirleyici unsur olmasını ve diğer taraftan da dünya piyasaları ile birleşmeyi sağlamak geliyordu. Bu kapsamda ilk adım, mal piyasalarının dışa açılmasıydı.

1980 YILI 24 Ocak kararlarının ardından ekonomide liberal politikaların uygulanmaya başladığı Türkiye ekonomisi bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiştir.. Bu süreçte dikkati çeken en önemli hususlardan biri, özellikle kamu kesiminde açıkların önemli boyutlara ulaşması ve bu açıkların giderek artan bir iç borçlanma ile finanse edilmesidir.

Ancak bu süreç içerisinde tüm ağırlık finans, sanayi, ticaret ve imalat sektörlerinde yoğunlaşırken gtarım sektörü adeta ihmal edilmiştir.

Tarım sektörü uluslararası piyasalardaki gelişmelerden ve ekonomik krizlerden etkilenmesinin en öenmli biçimi ve yansıması ise küresel ekonomik kriz sürecinde dışa bağımlı olduğumuz petrol, gübre,ziari ilaç vb. fiyatları ile tarım ve gıda ürünleri fiyatlarında yaşanacak gelişmeler olmuştur.

Bu sonuçların etkileri tarımda yoğun biçimde görülmekte olup tarım sektörünce,bazı girdilerin kullanımı ya iptal edilmekte ya da ertelenmektedir.

9 Nisan 2019 tarihinde TZOB Genel Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar Aydın Ziraat Odaları başkanları ile yaptığı görüşmede bu konunun üzerinde önemle ve özellikle durmuş;buğday üretimi başında gübre kullanımının oldukça düşük olması nedeniyle 2019 buğday rekoltesinin en yüksek rakam olan 2015 rekoltesinden yaklaşık olarak 4 milyon 600 bin ton eksikle 18 milyon ton civarında gerçekleşeceği ve bu nedenden dolayı,ithal buğday fiyatlarının yüksek olacağından bahisle halka ucuz ekmek yedirmenin mümkün olamayacağını beyan etmiştir.

Bunun yanında ülkemizde son olarak yaşanan 2018 krizinde ise kriz sürecinde ve devam eden içinde bulunduğumuz süreçte, istihdamda yaşanacak geriletici olaylar, kredi finansman imkanlarının daralması, döviz kurlarındaki yükselme eğiliminde olan gelişmeler, yatırım imkanlarının daralması, yurt içi tarımsal ürün ve gıda fiyatlarındaki gelişmeler, tarımsal ürün arzındaki ticari kaynaklı değişimler ve kamu destekleme politikaları olarak sıralanması gereken sonuçlardır.

Son aylarda bankaların tarım kredilerinde ek teminat istemesi,yükselen gıda fiyatlarının üreticiye yansımaması önce yükselen daha sonra düşüşe ve dalgalanmaya geçen döviz kurlarının düşüşler oranında tarım girdilerine yansımaması tarım kesimini doğrudan etkileyen kriz faktörleridir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.