Takip Et

Türk tarımının siyasetten beklentileri-5

Önceki yazımızda yapısal reformlar açısından Türk tarımı içinde iyi ve organik tarım uygulamalarının ekonomi açısından önemini ve alınması gerekli yasal ve bürokratik önlemleri sıralamıştık.

Avrupa ve ABD tarım uygulamaları ile kıyaslandığında gerçeklerle uyuşmayan iki olgu da Türk tarımı açısından eksiklik ve yanlışlıklar bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bunlardan birincisi “Üretici Birlikleri Yasası” dır.

Amacı ,” amacı; üretimi talebe göre planlamak, ürün kalitesini iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslararası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak” olarak belirtilen yasa, üretici birliklerini her hangi bir yetki vermemektedir.

Kuruluş aşamasında mevcut mevzuat, üretici birlikleri yasasının oluşturulmasına engel teşkil etmektedir. İllerde halledilebilecek kuruluş ve tescil işlemlerinin Ankara’ya,30 gün gibi bir süreye bağlanması ayrı bir bürokratik engeldir.

Birliklerin görevleri idealist bir anlayışla düzenlenmesine rağmen herhangi bir yetkisinin bulunmaması dolayısıyla “piyasa yapıcı ve düzenleyici “ rolü ve etkisi bulunmamaktadır.

Üretici birliklerinin gelirleri de gerçekçi olarak düzenlenmemiştir. Etkisi ve yetkisi olamayan bir birlik üye kaydı yapmakta zorlanır, Üyelik aidatı toplayamaz. Danışmanlık hizmetinde verilen devlet desteği, danışmanın dahi ihtiyacını karşılayamazken, üyelere sağlanan danışmanlık hizmetleri karşılığında alınan ücretler, üretici birliği için gerçekçi bir gelir kalemi olarak kabul edilemez. Etkisi ve yetkisi olamayan Üretici Birliği’ne ne Yurt içinden ne de yurt dışından bağış, fon ve yardımlar sağlanamaz. Bu derece gerçeklerle uyuşmayan gelirlerle Taşınır ve taşınmaz mallar kazanılamaz ve bu taşınmazlardan gelir elde edilemez. Etkili olmayan bir birliğe hiçbir ticari kuruluş reklam vermez. Reklam, tanıtım ve yayın gelirleri sağlanamaz.

Diğer bir eksiklik ise angarya, anayasal olarak yasaklanmış iken, üretici birlikleri yönetici ve denetmenler hiçbir mali hakka sahip değillerdir. Bu yüzden üretici birlikleri önce kurucu üye daha sonra yönetici bulmakta zorlanmaktadırlar.

Üretici Birlikleri piyasa yapıcı rol üstlenirken öncelikleri üreticinin hak ve çıkarlarını korumak olmalıdır ki bu bakımdan yetki ile donatılmalıdırlar. Ürün piyasaları “bırakınızcı” bir anlayışla yönetilmemeli, AB ve ABD’deki yetki ve işlevleri gözden geçirilerek yeni bir üretici birlikleri yasası hazırlanmalıdır.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.