Takip Et

TÜRK ÇİFTÇİSİNİN GENEL GÖRÜNTÜSÜ-1

Kredi Kayıt Bürosu, Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması 2019,adlı araştırmasından Türk çiftçisinin “kendisini anlatımı” sonrasında genel bir görüntü ve sonuç ortaya çıkmaktadır. Bu sonucu maddeler halinde sıralayalım.

• Türk çiftçisi ortalama 46 yaşındadır ve AB’deki çiftçilerden 5 yaş, ABD’dekilerden ise 12 yaş daha gençtir. İşletmesini genellikle aileden devralan Türk çiftçisinin ortalama tarım tecrübesi ise 23 yıldır.

• Hayvancılıkta profesyonelleşmiş işletme sayısı artmaktadır. 2001’de %2,4 olan “sadece hayvancılık” yapan işletme oranı, bu araştırmada %13,6 olarak ölçülmüştür.

• Türkiye’de “arazi sahipliğine göre” ortalama işletme büyüklüğü istatistiklerde 61-76 dekar bandında ölçülürken, araştırmada fiili üretim büyüklüğü 192 dekar olarak tespit edilmiştir.

• Araştırmada Türkiye’deki kiralık arazi ve sulanan arazilerin toplamdaki payları, resmî istatistiklerle uyumlu olarak sırasıyla %20 ve %29 olarak ölçülmüştür.

• Türk çiftçisi her yıl aynı anda ortalama 3 farklı bitkisel ürün yetiştirmektedir. Bu sayı üçer yıllık dönemlerde ise 4’e çıkmaktadır. Dolayısıyla, Türk çiftçisinin 3-4 ürünü münavebeli olarak yetiştirdiği anlaşılmaktadır.

• İşletme başına en çok yetiştirilen tarla bitkisi buğday, sebze bitkisi domates ve meyve bitkisi karpuzdur.

• Hayvancılık yapan işletmelerin %66’sı (üçte biri) süt ineği yetiştirmektedir ve ortalama 26 adet süt ineğine sahiptir. Buna karşın, 10 ve daha az sayıda inek sahibi olan işletmeler halen toplam işletmelerin %51’ini oluşturmaktadır.

• Hayvancılık işletmelerinin %42’sinde koyun-keçi yetiştiriciliği yapılmaktadır ve ortalama 91 adet koyun keçi beslenmektedir.

• Türk çiftçisi en çok “en iyi bildiği ürünü” ve geçmiş/mevcut yılda “satış fiyatı iyi olan ürün”ü yetiştirmeyi tercih etmektedir. Çiftçi arz ve talep piyasasını takip edememekte ve gelecek fiyat öngörüsünde ve tahmininde bulunamamaktadır.

• Türkiye’de çiftçilerin sadece onda biri (%9) sözleşmeli üretim yapmaktadır ve bu çiftçilerin yaklaşık yarısı (%48) yasal olarak sadece sözleşmeli üretilen şeker pancarı veya haşhaş üretmektedir. Dolayısıyla Türkiye’de henüz serbest piyasada sözleşmeli tarım değer zincirleri yeterince gelişmemiş durumdadır.

• Çiftçilerin üretim esnasında karşılaştığı sorunlar sırasıyla “girdi pahalılığı” (%83), “hastalıklar/ zararlılar ile mücadele” (%36), işçi problemleri (%33), “sulama” (%27) ve “iklimsel problemler”dir (%26).

• Çiftçilerin üretimden sonra, yani pazarlama aşamasındaki en önemli sorunu %78 ile “düşük satış fiyatı” olarak tespit edilmiştir. Gerçekten de, resmî rakamlara göre son 10 yılda çiftçinin ürün satış fiyatları (Tarım ÜFE) %104 artarken, tüketicilerin gıda alış fiyatları (Gıda TÜFE) %179, çiftçilerin girdi (Tarımsal Girdiler ÜFE) alış fiyatları ise ortalama %217 artmıştır.

• Düşük satış fiyatından sonra çiftçilerin pazarlamada yaşadığı ikinci en önemli sorun %74 ile “alıcılarla yaşanan sorunlar” tespit edilmiştir (%74). Alıcı sorunları ise; “alıcı az/bulmak zor” (%29), “güvenilir alıcı bulmak zor” (%27) ve “ürün param geç ödeniyor” (%18) olmak üzere üç farklı şekilde belirlenmiştir.

• Çiftçiler ürünlerini en çok toptan alım yapan tüccarlara (aracılara) satmaktadır (%59). İkinci ve üçüncü olarak tercih edilen pazarlama kanalları ise “doğrudan tüketiciye” yapılan satışlar (%40) ve “perakendeciye” yapılan satışlar (%21) olmuştur. Geçmişle karşılaştırıldığında daha fazla çiftçinin doğrudan veya perakendeciye satış yöntemini kullanarak satış kârını artırmaya çalıştığı görülmektedir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.