Takip Et

TÜRK ÇİFTÇİSİ NEDEN KAZANAMIYOR

Aslında bu sorunun cevabı çok uzun.

Türkiye’de tarım sektöründe göze çarpan özellikler, küçük miktarda ürün üretiminin yaygın olması, toprak dağılımının çok parçalı olması ve verim düşüklüğüdür.

Birincisi tarımdaki nüfusun fazla olması ve dolayısıyla besleyen kesim ile beslenen kesim arasındaki oranın birbirine çok yakın olması. Yani üretici ve tüketici sayıları 2’ye 1 oranında. Batı ülkelerinde yaklaşık olarak 7-10 çiftçi 90-93 tüketiciyi ürettikleri gıda ile beslerken bizde 30 çiftçi 60 tüketiciyi beslemektedir.

Bu da mülkiyet sorunu doğurmaktadır. Gıda üretmek için ekilen arazi miktarı düşerken, hane başına beslenen hayvan sayısı da haneyi geçindirecek miktarda olmamaktadır.

Tarım kesiminde nüfus artış hızı ülke ortalamasının üstündedir.Bu da tarım hanesine katılan nüfus artarken eldeki mirasın parçalanması yosulluğa yol açmaktadır. Bu olgu miras yoluyla toprakların küçülmesine sebep olmakta sosyal bir olgu olarak kente olan göçü hızlandırmaktadır.

Küçük parçalara bölünmüş yaygın toprak yapısı maliyetleri yükselterek tarım üretiminde verimsizliğe ve israfa yol açmaktadır. Traktör fazlalığı bunun en açık delilidir.

Her ne kadar “5403 sayılı Arazi Koruma Yasası”” yürürlüğe girmiş ise de,konu doğrudan miras hukuku ile ilgili olduğundan henüz çiftçi başına düşen arazi büyümesi ve hayvan sayısı rakamlara yansımamıştır.

Diğer bir kazanamama nedeni ise bütçe ve hükumet politikaları ile ilgilidir.

Ülke nüfusunun yaklaşık üçte birine yakın bölümü tarımsal ya da kırsal alanda yaşıyor olduğu halde milli gelirde tarımın yeri ancak % 8 – 10 düzeyindedir.

Bu bakımdan bütçeden adaletli bir pay dağılımı beklemek Türk çiftçisinin en doğal hakkı iken bütçeden arslan payını sayısı ve ülke ekonomisine “hayati” katkısı daha az olan,ancak vazgeçilmez olarak kabul ettiğimiz sanayii,inşaat,ulaşım,maden,hizmet ve enerji sektörleri almaktadır.

Anayasa hükmü olmasına rağmen tarıma ayrılan pay% 1’den az olmaması gerekirken ancak binde 5-6 düzeyindedir.

Bu nedenle tarıma yatırımlar ve destekler de aynı oranda güdük kalmaktadır.

Tüm dünyada tarım ve hayvancılıkta da bir modernleşme ve dönüşüm söz konusudur. Tarım sektörü günümüzde artık yeni teknoloji ile ve çağdaş ekonomik normlarla geliştirilen bir sektör durumundadır ki Türkiye de buna uymak zorundadır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.