Takip Et

RUSYA İLE İHRACAT SORUNU

Geçtiğimiz yıl, kimin tarafından niçin gerçekleştirildiği hala bilinmez olan Rus uçağını Suriye-Türkiye sınırında düşürme olayı sonrasında gerilen Türk-Rus ilişkileri, doğrudan ekonomik alana sıçradı.

Doğaldır ki Rusya, Türk ekonomi-politikalarının yumuşak karnı olan ihracattan hareketle Türkiye’ye karşı misilleme eylemlerini gerçekleştirmeye başladı.

İlk olarak Türkiye’den ithal ettiği limon dışındaki tüm tarım ürünlerine yasak getirdi.

Bu yasaklama ile hindi ve tavuk eti, karanfil, soğan, şeftali, çilek, erik, üzüm, salatalık, armut, mandalina, tuz, lahana, brokoli, portakal, kayısı, elma, domates ihracatımız durduruldu.

2016 yılında iki ülke ilişkilerinde, Suriye’de askeri ve stratejik boyutta düzelme başlaması ile birlikte tarım ürünleri ihracında da kısıtlı da olsa olumlu gelişmeler yaşanmaya başlandı.

9 Ekim 2016 tarihinde erik, kayısı, şeftali, mandalina ve portakala konulan ihracat yasağı Rusya tarafından kaldırıldı.

Fakat tavuk ve hindi eti, çilek, armut, elma, üzüm ve domatese uygulanan yasak hala sürüyor. Bu da ihracat yasağının sürdüğü anlamına gelmektedir.Zira bu ürünlerden Rusya’ya ihracatta başı 260 milyon dolarla domates,100 milyon dolarla da üzüm çekiyor.

Bu sorun hemen halledilmezse sıkıntıyı, başta Antalya ve çevresi olmak üzere sera ağrılıklı üretim yapan domates üreticisi çiftçi ile ağustosa kadar halledilmez ise Manisa merkezi başta olmak üzere üzüm üreticisi çekecektir.

Peki Rusya bu gıdaları başka ülkelerden mi temin edecektir? Kısa vadede evet. Fakat uzun vadede kendisi milli bir tarım politikası oluşturarark kendi ülkesinde kendi imkanlarıyla üretmek istemektedir. Doğal gaz fazlası bulunan bu ülkenin seralarda domates ve benzeri sebzeleri yakın zamanda üretmeye başlaması sürpriz olmayacaktır.

Rusya bu ambargoyu sadece Türkiye’ye uygulamıyor. AB, ABD başta olmak üzere Ukrayna, Arnavutluk, Lihteştyan, Norveç, Kanada gibi ülkelerden bazı gıdaların alımlarını da yasakladı.Bu durumda Rus tarım sektörü yıllık % 3 civarında büyümesini sürdürmektedir.Hatta Rusya, gıda ihraç eder bir ülke durumuna gelerek % 4'lük bir artışla yaklaşık 18 milyar dolar kadar gıda ihraç etmiştir.

Kendi meyve bahçelerini oluşturan ve yerli tarımsal üretime hız ve önem veren Rusya’nın bu politikasından öncelikle Türkiye etkilenecektir.

Türkiye, meyve ve sebze ihracatında ,özellikle 2016 yılında miktar olarak % 82,değer olarak da % 80 gerileme ve kayıp yaşamıştır. Bu da yaklaşık olarak 400 milyon dolar döviz kaybı demektir.

Bu kayıp da fiyatların düşmesi le Türk çiftçisine zarar olarak yansımaktadır.

Türk çiftçisi tüccar ve komisyoncuya ürettiği ürünü neredeyse bir yıl öncenin yarısı hatta dörtte bir fiyatına verirken tüketici bu ürünleri çok yüksek fiyatlarla hatta enflasyonun üzerinde satın alabilmektedir.

Hemen çare bulunması gereken bu iki sorun için,dış piyasalarda 'Türk ürünleri,organik ve sağlıklıdır' imajı yaratılmalı, ürün ambalaj ve kalitesi artırılmalı, ürün maliyetlerini düşürücü önlemler hayata geçirilmeli,karantina engelleri aşılmalı,sebze ve meyve ihracat destekleri artırılmalı,dış pazarlarda süreklilik ve kalıcılık sağlanmalıdır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.