Takip Et

BATI TRAKYA TARIMI (Gezi Notları)-4

Aydın ilçelerinin (Buharkent,Kuyucak,Nazilli,Efeler,Çine) Ziraat Odaları yönetim Kurulu Başkanlarından oluşan bir heyetle Yunanistan’ın Batı Trakya ve Makedonya bölgelerine (Trakya Eyaletine) tarımsal amaçla düzenlenen bir geziye katıldık .

Yunanistan’ın başta tarım olmak üzere geldiği noktayı, Batı Trakya Türk Azınlığını özne alarak, bıu özneyi öne çıkarmak üzere bu bölgenin yakın geçmişindeki sosyal, siyasal ve ekonomik olayları gözler önüne sererek bugün ile kıyaslamayı gerekli gördük.

Batı Trakya Türk Azınlığının Yunanistan Devleti’nce maruz kaldığı haksızlıkları hem tarihi açıdan hem yakın geçmiş hem de günümüz durumunu dikkate alarak değerlendirmek gerekmektedir.

Batı Trakya ve ya genel anlamı ile Osmanlı-Yunanistan, Türkiye -Yunanistan sorunu 1821 yılında Mora İsyanı ile başladı. Ali Paşa'nın Osmanlı yönetimiyle arasının bozulup isyan etmesiyle uygun ortamı bulan Rumlar, 1821'de Mora'da isyan ettiler.

Bu isyan Yunan halkı için adeta kutsaldır.Bugün pek çok nesne üzerinde bu isyana ait sembollere rastlamak mümkündür.Avro’ya geçmeden önce Yunan milli parası olan Drahmi üzerinde bu isyanının kahramanlarının resimleri bulunmaktaydı.

Batı Trakya için ikinci dönüm noktası ise 1913 -1914 yıllarıdır.Balkan Harbinde yenik düşen Osmanlı Devleti’nin kayıplarından birisi de Batı Trakya’dır.

 

Önce Bulgaristan 1912 yılında Batı Trakya’yı işgal etti. Londra Anlaşması ile Osmanlı Devleti Midye (Kıyıköy) – Enez çizgisinin batısını Balkan devletlerine bıraktı. Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’a verildi.

 

1913 yılı ağustos ayında Enver Paşa, Batı Trakya Türklerini korumak amacıyla, 116 kişilik bir gönüllü müfrezesini Kuşçubaşı Eşref’in komutasında Batı Trakya’ya gönderdi.

Mestanlı,Gümülcine,İskeçe ve Kırcaali Bulgarlardan geri alındı. “Garbi Trakya Hükümeti Muvakkatesi” kuruldu. Hükümetin İcra Hükümeti ve Genelkurmay Başkanı Süleyman Askeri, Kuvayi Milliye Umum Müfettişi Eşref Kuşçubaşı oldu. Merkez olarak Gümülcine kabul edildi. Dedeağaç’ı da aldıktan sonra daha da güçlenen Batı Trakya Türk Devleti, Gümülcine’yi başkent olarak ilan etti. Ay yıldızlı, yeşil, beyaz ve siyah renkli özel bayrağını resmi binalara çekti. Pasaport sistemini, posta teşkilatını kurdu ve pul bastırdı. Batı Trakya ajansını kurdu.

Ancak 24 Nisan 1920 İtilaf Devletleri San-Remo Konferansı ile Batı ve Doğu Trakya’nın Yunanistan’a verilmesini kararlaştırdılar.

Son olarak da Lozan Antlaşması ile Batı Trakya’nın kaderi belirlendi.

“Lozan Anlaşması'nın ilgili hükümleri ile Batı Trakya Türk azınlığı, diğer vatandaşlara tanınan haklar yanında özel azınlık haklarına da sahiptirler. Bu çerçevede masraflarını karşılamak suretiyle her türlü dini ve sosyal hayır kurumları ile eğitim ve öğretim kurumları açma, işletme, denetleme ve bu kurumlarda kendi anadillerini de serbestçe kullanma hakkı ellerindedir. Yunanistan da, bu anlaşma hükümlerini azınlık anayasası olarak tanımayı ve bu hükümlere aykırı hiçbir kanun, uygulama ve resmi muamele yapmayacağını kabul ve taahhüt etmiştir.” 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.