Takip Et

TARIMSAL ÜRETİM KAYNAKLARI VE VERİMLİ KULLANIMI

Tarımsal üretim kaynakları denilince akla toprak ve su başta olmak üzere, çevrede bulunan her türlü bitki, hayvan doğal yapı, tohum, fide ve gen varlıkları, enerji kaynakları vb. binlerce unsur akla gelmelidir.

Bu kadar çeşitliliğe sahip olan bir varlık birikiminin korunması elbette devletin baştan savma yasakları ve yasaları ile mümkün olamayacaktır.

Çünkü devletler bütçelerini “denk” hale getirmeyi ilk planda öne çıkarırken haliyle ekonomiye rakamsal ve görünürde günü birlik katkısı sanayi, ticaret, enerji ve inşaat sektörleri kadar yüksek olmayan çevre ve tarım konularını ihmal etmektedirler. Ve yukarıda saydığımız sektörlere “öz evlat” muamelesi yaparken, tarım çoğu zaman ihmal edilmekte arka sıralara itilmektedir.

Bunun da en önemli nedeni basın-yayın organlarında bu sektörlerin tarım sektörüne göre daha baskın ve baskıcı olmasıdır.

Tarımın ihmali ve arka plana atılması sürdürülebilir tarım için en önemli tehlikedir. Ve “Tehlike var çanlar çalıyor.”

Gerçekte ise sürdürülebilir tarım, yeterli ve kaliteli miktarlarda gıda maddesinin uygun maliyetlerde üretimini, ülke ve dünya tarımının ekonomik canlılığını, çevrenin, çevresel unsurların, doğal tarım kaynaklarının korunmasını ve ülke ve dünya nüfusunun geleceğini, nesillerin sağlıklı olarak devamını refahını geliştirecek sistem ve uygulamaları içerir.

Bu sistem içinde tarım bilinçli gıda üretiminin ilk hareket noktası durumundadır. Pek çok gıda tarla ve bahçeden çıktığı haliyle tüketilirken çok önemli bir bölümünün de işlenerek, ambalajlanarak tat, görünüm ve raf ömrü ve tüketilme süresi uzatılarak başka formlar halinde tüketiciye sunulduğu bir endüstri gerçeği ile yaşamaktayız.

Bu noktada tarım ve endüstri barışık ve el ele organize bir şekilde yaşamalarını sürdürmeye mecburdurlar. Tarımsal endüstri yaşamak ve ömrünü uzatmak isterse, sistemin açıklarından yararlanarak kendisinin tedarikçisi olan tarım kesimini çeşitli kurnazlıklarla “kazıklamaktan” vazgeçmelidir,

Yaşamak ve tarımdan geçinmek amacında olan üretici de toprağın doğal yapısını korumak, doğru sulama, gübreleme, ilaçlama etkinliklerini kullanmak, ileri teknoloji kullanımı ile ağaç ya da dekar başına verimi artırmak, Türkiye’nin tarıma dayalı endüstri, sanayii ve gıda sektörlerinde küresel ölçekte söz sahibi olma hedefinin ana destekçisi konumunda bulunmaktadır. Bu noktada öncelikle çiftçinin değeri bilinmeli, hakkı devlet ve sanayici tarafından sözle değil maddi katkılarla verilmelidir.

Kısacası tarım kaynaklarının dikkatli kullanılması, tarıma dayalı endüstri ile tarımın işbirliği içinde üretimlerini sürdürmeleri, sürdürülebilir bir tarım vizyonu yaratırken insan nesillerinin açlık tehlikesinin de önüne geçecektir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.