Takip Et

ANADOLU TARİHİNDE KURAKLIK OLGUSU-5

“Van’daki İngiliz Konsolosu Yüzbaşı Clayton, 1880 yılının Haziran ayında bölgede açlıktan ölenlerin sayısının 10 bine ulaştığını, bunun büyük bir çoğunluğunun da hem yiyecek, hem geçim ve ticaret kaynağı olan hayvanlarını kaybeden Kürt aşiretleri olduğunu yazacaktı merkezine. Clayton’a göre bu aşiretler çareyi dağlardan inip yakın köyleri yağmalamakta buluyorlardı. Bu baskın ve yağmalardan en çok nasibini alanlar da Van’ın Bayezid ve Erzurum’un Eleşkirt bölgelerindeki Ermeni köyleri idi. Diyarbakır ve Malatya’da ise aşırı pahalılaşan ve buna rağmen ulaşılamayan ekmekler için isyanlar çıkmıştı.”

“Kuraklık 1883-1887’de bu sefer Ankara havalisini yokladı. Kırşehir Sancağı’ndan Maliye Nezareti’ne gönderilmiş 1886 tarihli bir telgrafta kıtlık çeken ve yardım talebinde bulunan bölgeler ahalisinden çocuk ve yaşlıların belediye ve zenginlerce ihtiyaçlarının karşılanması; çalışabilecek durumda olanların Göynük, Akçaşehir ve Bartın şose inşaatı amele-i mükellefiyesinde çalıştırılması hususunda görüş isteniyordu.”

“Zozan Pehlivan 1891-1893 kuraklığına dair ilginç bir belge aktarıyor makalesinde. 22 Haziran 1893’te Palu’nun Hıristiyan ve Müslüman ahalisinin Der Saadet’e yazdığı dilekçe şöyle deniyor:

Mütemekkin bulunduğumuz Palu kazasında üç seneden beri arız olan kuraklık beş guruşa satılan bir şinik darı otuz beş guruşa çıkarıldı. Sinin-i sabikaya nisbetle (geçen seneye göre) bu sene beşte bir raddesinde ekilen tohum hasılatından ümidimiz kat olmuş, şimdiye kadar hayvan sahipleri hayvanıyla, hayvanı olmayanlar arkasıyla yirmi dört okuz altı saat mesafede bulunan Diyarbakır ve Siverek’ten zahire getirip kefaf-ı nefs etmekde iken (boğaz tokluğuyla yaşarken) ona da kimse de tahammül ve takat kalmadı. Ahalinin düçarı bulunduğu müzayaka (uğradığı geçim sıkıntısı) maazallah Malatya vak’a-yi serzedesinden (Malatya olayından) artık (fazla) dereceye gelmiştir. Bu yüzden vatan-ı azizini bırakmağa ve gözyaşını dökerek dağılmağa mecbur olanlar beşyüz haneyi tecavüz eylemişlerdir.

İmzalar: Ulemadan Hüseyin, İbrahim, Hamdi, Mehmed, Süleyman, Abdurrahman; Papas Kirkor, Karabet, Boğos, Kirkor.”

“Malatya Olayı 1880’de yaşanan “ekmek isyanı” olmalı.

“Osmanlı Devleti’nin son yıllarında da çeşitli bölgelerin kuraklıkla boğuştuğunu biliyoruz. Örneğin Niğde Mutasarrıflığı’ndan Dahiliye Nezareti’ne çekilen 30 Kasım 1916 tarihli telgrafta Niğde'ye yedi aydır yağmur yağmaması dolayısıyla şiddetli kuraklık yaşandığı belirtiliyor, merkezin yardım etmesi isteniyordu. Savaş dolayısıyla seferberlik yüzünden kuraklık çekmeyen bölgelerde bile hasat yapılamadığı için 30 bin kişi Trabzon, Lazistan, Giresun ve Sivas’a göçtü. 1917 ve 1918 yıllarında Osmanlı coğrafyasının bazı bölgelerinde büyük kuraklıklar yaşandı ve bir dönem kapandı.”

Alıntı:Ayşe Hür, Anadolu’nun kuraklık tarihi: “Kaht-ü galâ, kahtzedegân, kıllet-i bârân, istiskâ 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.