Takip Et

MANİSA BAĞCILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ’NE GİDEN YOLDA ÜZÜMÜN TARİHİ-4

Osmanlı Devleti’nin yıkılışa hızla yaklaştığı dönem olan 1909-1919 arası tarım ekonomisinin de çöküş dönemi olmasına rağmen Türk çiftçisinin geleneksel dinamizmi tarımda bu çöküşü dönem dönem geciktirmiştir.

I. Dünya Savaşından etkilendiği açıkça fark edilen ürün 1914–1918 yılları arasında üzüm rekoltesi, 37.000 tona 1919–1923 yılları arasında da 31.000’e kadar düşmüş, ardından 1938 yılına kadar üzüm rekoltesi istikrarlı bir artış ile 64.000 tona kadar ulaşmıştı.

Osmanlı Devleti bu yüzden üzüm mahsulünün temini ve fiyatının muhafaza edilmesi için bir takım tedbirler alarak ürünün ihracında kolaylıklar sağlamıştı. Bağcılığın bölgede gelişebilmesi için yerli şarapların ihracatından alınan % 15’lik ihracat resmi kaldırılmış, aslında % 10 alınması gereken müskirat resmini % 7,5 oranında almaya başlamış, böylece Osmanlı Devleti müskirat resmini düşürerek üzüm mahsulü ve mahsulden elde edilen yan ürünlerin mesela rakı ve şarapların ihracatına da kolaylıklar getirmişti. Bununla birlikte Arazi Kanunnamesinin 25. Maddesinde yer alan “Memurun izni alınmadıkça arazinin ekimi, bağ ( ve bahçe ihdasının yapılmaması ve iznin art oldu(una” yönelik maddeye de dayanarak; “bila ruhsat ba( ihdasına meydan verilmeyerek” bağcılığın belirli bir merkezi denetim altında tutulmasına önem verilmişti.

Nitekim Kurtuluş Savaşında, üzüm rekoltelerinde hissedilir bir düşüş yaşanırken, Ege bölgesi üzümleri gerektiğinde ve güvenliğin sağlandığı ortamda İzmir’e üzüm sevkiyatı yapılıyordu.

1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında Cumhuriyetin nüfusunun 13 648 000 kişi olduğu belirlenmiştir. Genel nüfusun %47.71’ini çiftçiler oluşturmakta ve doğal olarak tarıma yüksek derecede önem verilmesi gerekmekteydi. Çünkü Cumhuriyetin ilk üç acil üretim hedefi olan “üç beyaz” şeker,un ve kaput,tarımın gelişmesi sayesinde elde edilecekti.

Araştırma enstitülerinin doğmasının gerekçeleri arkasında o günün tarımsal istatistik rakamları yatmaktaydı.

Tarım kesimi hakkında ilk resmi bilgiler, 1927 yılında gerçekleştirilen nüfus, tarım ve sanayi sayımı sonuçlarına dayanmaktadır. 1927 yılı tarım sayımının verilerine dayanılarak yapılan tahminlere göre ülke topraklarının %32’si ekilebilir olmasına karşın, ekilmiş alan oranı %5 civarındadır. Yapılan ekimin %89.5’ini tahıl, %6.6’sını sanayi bitkileri ve %3.9’unu da bakliyat temsil etmektedir. Tahılda ortalama verim 668 kg’dır. Toprakların ortalama bir çift çeki hayvanı ile işlendiği bu dönemde; ülkenin toplam tarım makineleri sayısı, tırmık dahil 15.700 civarındadır. Traktör çok az sayıda ve sadece birkaç büyük kentte kullanılmaktadır. 1940 yılına gelindiğinde traktör sayısı 1065’e ulaşmıştır 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.