Takip Et

Osmanlı Devleti’nde Tarımsal Desteklemeler-6

19. yüzyıl, İngiltere’nin Osmanlı Devleti ile her türlü ilişkisini artırdığı bir yüzyıl olurken ticari açıdan da neredeyse tek batılı ülke konumuna yükseldiği dönem olmuştur.

Batının dinamik ve sürekli değişebilen ticari, ekonomik ve teknolojik hamleleri karşısında Osmanlı ticaret ve ekonomik anlayışı durağan kalmış, o zamana kadar iyi işlemiş ve yeterli olmuş Osmanlı ticari ve ekonomik düzeni bozulmaya başlamıştır. XVII. yüzyılın ortalarından itibaren üstünlük batılı devletlere geçmeye başlamıştır. Bu üstünlük XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren sanayi inkılâbıyla daha belirgin bir hale gelmiştir. (1)

Sanayi inkılâbıyla Avrupa ülkelerinin çehresini değiştiren bir gelişme yaşandı. Bu ülkelerin başında yer alan İngiltere, kısa zamanda çok büyük ekonomik ve siyasal güce ulaştı. Dünyanın en güçlü üreticisi, en büyük ihracat ve ithalatçısı, tek yatırımcı ve rakipsiz taşımacı durumuna geldi (2).

XIX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Osmanlının mamul madde ihtiyacını karşılayan Fransa, Avusturya ve İsveç artık İngiltere’nin ucuz ihraç malları ile rekabet edemedikleri için İngiltere Osmanlı pazarında hemen hemen tek başına kaldı. Osmanlı, İngiltere için kapitülasyonlarında sağladığı kolaylıklarla ideal bir ülke durumundaydı (3).

1856’de İzmir-Aydın demiryolunun inşasına başlanması,1882’de Sarayköy’e ulaşması İngiltere’nin Anadolu’da her türlü tarımsal ürünün yanı sıra tüm madenler ve tarihi eserleri Londra’ya kaçırma/taşıma, izni/fırsatı yaratmıştır.

Tarımla ilgisi olan olmayan birçok varlıklı İngiliz Salihli, Turgutlu, Söke başta olmak üzere,1858 arazi düzenlemesinin kendilerine yarattığı fırsatı değerlendirerek on binlerce dönüm araziyi mülkiyetlerine geçirerek İngiltere’nin hammadde ihtiyacını Anadolu’dan karşılamaya başladılar. Ucuz iş gücünün varlığı ve tarım ve hizmetler sektörlerinde sendikalaşmanın henüz başlamamış olması, İngiliz yatırımcı ve tüccarlara akla hayale gelmedik paralar kazandırmakta idi.

Bunun yanında demiryolu imtiyazı ile beraber verilen maden imtiyazları Anadolu’daki maden cevherlerinin İngiltere limanlarına, hem de sıfıra yakın maliyetlerle ulaşmasını sağlamaktaydı.

Bunun yanında Yunan-Roma kültürü hayranı ve antik Yunan eser ve şehirlerinin aşinası olan pek çok İngiliz, izinli ve kaçak olarak Ege ve Akdeniz sahilindeki pek çok antik şehrin hazinelerini de ülkelerine taşımaktan geri kalmamaktaydılar.

Avrupa devletleri kendi sanayilerini, özellikle İngiliz mamullerinin rekabetinden koruyabilmek için bazı koruyucu tedbirler almışlardı. Böylece Avrupa'da sıkışan İngiltere, kendisine en uygun pazar olarak Osmanlı Devleti’ni görmüştür. Geniş bir alana yayılan Osmanlı Devleti batı sanayisinin ihtiyacı olan pamuk, yün, tiftik ve maden bakımından zengin kaynaklara sahipti. Yine batı mallarını tüketecek bir nüfus bulunduğu gibi Osmanlı sanayi de batı sanayi ile rekabet edebilecek güçte değildi.

 

(1): Rifat Önsoy, Osmanlı Borçları 1854-1914, Ankara, 1999, s.9.

(2): Önsoy, Osmanlı Borçları, s.9.

(3):Orhan Kurmuş, Emperyalizmin Türkiye'ye Girişi, Ankara, 1982, s 25.

(4): Orhan Kurmuş, a.g.e., s.26. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.