Takip Et

AB TARIM POLİTİKALARI KARŞISINDA TÜRK TARIMI

18-19 Temmuz 2017 tarihlerinde Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi’nin (KİK) Avrupa Birliği’nin 36. Toplantısı (AB) ve Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapılan ve Türk tarımını doğrudan ilgilendiren ve içeriği Türk tarım ihraç ürünleri için bir tehlikeler demeti olan AB istekleri konusunda TZOB (Türkiye Ziraat Odaları Birliği) Genel Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar,tehlikeleri gö önüne serdi ve çözüm önerilerini ortaya koydu.

Öncelikle tehlikeler nelerdir, onlara bakalım.

Sayın Bayraktar önceklikle Türkiye Cumhuriyeti ile AB ilşkilerinin varığı noktaya işaret ederek tespitlerini ortaya koymaktadır:

“1963 yılından bu yana Türkiye'nin, AB'ye girmek için mücadele ettiğini söyleyen Bayraktar, "Türkiye'nin, AB üyeliğinden öte halkının ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda demokrasi, hukuk ve insan hakları alanlarında önemli reformlar gerçekleştirmesine, ekonomide büyük atılımlar kaydetmesine rağmen AB süreci bıktırıcı bir şekilde yavaş işlemektedir. Türkiye-AB müzakerelerinde AB'nin, Kıbrıs sorununu Türkiye'nin önüne şart olarak koyması da müzakere sürecini içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Zaman zaman dile getirilen ve hukuki bir altyapısı bulunmayan 'imtiyazlı ortaklık' gibi seçenekler de sürece zarar vermektedir" dedi.

Türkiye AB’nin çıkarları doğrultusunda kendisine tek taraflı ve zararına olacak biçimde dayatılan ve sürdürülen “Gümrük Birliği “ safsatasının içinde yer almamaktadır. Gümrük Birliği’nin nimetlerinden yararlanamadığı gibi zararlarını üstlenmektedir.

Ne yazık ki Türkiye ne Yunanistan gibi AB ‘yi sağmal inek gibi sağabilmiş, ne de Polonya gibi “Önce tarım fonları yoluyla paraları sökülün; sonra Gümrük Birliği’ne gireyim diyebilmiştir.

Sayın Bayraktar, Türk tarımının AB karşısında zayıf noktalarını şu sözlerle ele almaktadır:

“Ülkemizde mevcut tarım işletmelerinin büyük çoğunluğu ekonomik ölçeklere göre küçük ve çok parçalı araziye sahip, verimli üretim koşulları olmayan işletmelerdir. İşletmelerde görülen küçük ve çok parçalı arazi yapısını düzeltmek için 2014 yılında Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu çıkarılmış, ikincil mevzuat yayınlanmış ve uygulama başlamıştır. Arazi toplulaştırma çalışmaları da sürmektedir. Bunun yanı sıra, sulama yatırımları tamamlanmaya çalışırken, sulama altyapısı yenilemekte, basınçlı sulama sistemleri yaygınlaştırılmaktadır. Tarımda tekniğine uygun girdi ve yeni üretim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması, modern bilgi ve teknoloji kullanımıyla birlikte verimlilik rakamları artmaktadır.

 

Üretim maliyetleri düşürüldükten, yapısal sorunlar çözüldükten, verimlilik düzeyi AB ortalamasına yaklaştırıldıktan, temel gıda maddeleri ve bazı stratejik ürünlerde kendine yeterlilik sağlandıktan, AB standartlarında üretime ulaşıldıktan sonra tarım sektörü gümrük birliğine girmelidir.”

 

Burada görülen şudur ki AB Türkiye’yi Gümrük Birliği’ne almadan yeni yaptırımlara zorlamakta,işi oldu bittiye getirerek hem AB çiftçisinin çıkarlarını korumakta hem de Türk tarımını ve Türk tarım ihracatını kontrol ve baskı altında tutmak istemektedir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.