Takip Et

İklim değişikliği (küresel ısınma ) ve tarıma etkileri-8

Gıda, geçmişte olduğu gibi önümüzdeki çağlarda da insanlığın en önemli ihtiyacı olmaya devam edecektir.

Dolayısıyla su da…

Ziraat Mühendisleri Odası bu konuda şu sonuçları ele almaktadır:

“Kıtlık ve açlığın dünyayı ciddi olarak tehdit ettiği 21'inci Yüzyılda toprak ve su en önemli stratejik maddeler olarak kabul edilmektedir.

Günümüzden 6 bin yıl önce Mezopotamya bölgesinde Sümerler, hendekler kazarak Fırat ve Dicle’nin sularını tarlalarına akıtmakla insanoğlunun ilk sulu tarıma geçmesini sağladılar ve uygarlığı başlattılar. Kentler kuruldu, nüfus arttı, ortaya yönetici sınıflar çıktı. Benzer gelişmeler Mısır’ın Nil, Hindistan’ın İndus vadileriyle Çin’de Sarı Nehir civarında yaşandı.

Suyun en verimli şekilde değerlendirilmesi, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başlamıştır. Savaştan sonra insanların beslenme ve giyinme gibi gereksinimlerinin artışı topraktan daha fazla yararlanmayı zorunlu hale getirmiş ve bunun da etkin sulama ile sağlanabileceği sulama yatırımlarına öncelik verilmiştir. Türkiye’de de modern anlamda sulama projelerinin geliştirilmesi, 1950’li yılların başında DSİ ve TOPRAKSU gibi kamu kurumlarının kurulması ile büyük bir hız kazanmıştır.

Ülkemizde ekilebilir araziler limitine 1970’li yıllarda ulaşılmış, bu tarihten itibaren ise tarımsal üretimin arttırılması, ancak ülke genelinde geliştirilen modern sulama projeleri ile mümkün olabilmiştir. Ülkemiz topraklarının 25,8 milyon hektarlık kısmı sulanabilir arazilerden oluşmaktadır. Ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarı ise 8,5 milyon hektardır. DSİ, Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve halk sulamalarıyla bu alanın ancak 4,9 milyon hektarlık kısmı sulamaya açılabilmiştir.

Sektörel bazda yapılan su tüketim tahminlerinde, ülkemizin ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar arazisinin, bu iş için ayrılan ödenekler dikkate alındığında, tamamının sulamaya açılabilmesi için yaklaşık 100 yıl daha gerekmektedir.

Dünyadaki sulanan alanlar ekili alanların sadece yüzde 17’lik kısmını oluşturmalarına karşın, toplam bitkisel üretimin yüzde 40’ı bu alanlardan elde edilmektedir.”

Küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından birisi suyun azalmasıdır ve sonucu da tarım topraklarının çölleşmesi.

“Kurak ve yarı kurak iklim kuşağında yer alan ülkemizde kuraklık ve çölleşme sorunlarının küresel ısınma ile daha da artacağı dikkate alındığında, sulama, aynı zamanda önemli bir sorunu da beraberinde getirmektedir; toprakların tuzlanması, yani arazi kalitesinin bozulması, çölleşme! Yağışlı bölgelerde, toprak içerisinde doğal olarak bulunan tuzlar yağmur sularıyla akarsulara ve yeraltı sularına taşınır, bunlar aracılığıyla da deniz ya da göllere kadar ulaşır. Bu nedenle yağışlı bölge topraklarında genellikle tuz birikmesi olmaz. İklimi sıcak, yağışı az bölgelerde tarımsal üretim ve verimi arttırmak amacıyla toprağa kontrolsüz-gelişigüzel verilen sular, içlerinde doğal olarak bulunan tuzu toprağın içine dahil ederler. Fazla verilen bu su, aynı zamanda taban suyunu yükseltmek suretiyle toprak ve taban suyu içinde bulunan tuzları da yukarı doğru harekete geçirir. Sıcağın etkisiyle beraberinde toprak yüzeyine kadar taşıdığı tuzları burada bırakarak, hızla buharlaşmak suretiyle, toprak yüzeyinde buzlanma yaratır, tarımsal üretimi sınırlar ve verimi düşürür. Fırat Nehri’nin iyi kalitedeki suyu bile her yıl 10 dekar toprağa 1,1 ton civarında eriyebilir tuzlarını dahil etmektedir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.