Takip Et

Cumhuriyet Hükümetlerinin Tarıma Yaklaşımı-34

Türkiye’de 1930’lardan başlayıp 1950’lere kadar süren döneme “Devletçi Dönem” adı verilmiştir. Aslında, yeni cumhuriyetin ekonomik siyaseti baştan beri bir ölçüde devletçidir. Çünkü kuruluş sırasında ekonomik olarak hemen hemen hiçbir kaynak yoktu. Bu nedenle devlet, işe karışma gerekliliğini duymuştu. Devletçilik 1930’larda yalnızca Dünya Ekonomik bunalımının zorlamasıyla değil, aynı zamanda hızlı ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek için anlamlı bir yöntem olarak ta kabul edilmişti. Fakat Türk tipi devletçilik oldukça ilginçti. Temel yaklaşım özel kesimi yaratmak ve korumak olduğu için devletçiliği de kapsayan bir biçimde bütün ekonomik etkinlikler, temelde özel girişimi desteklemeye yönelmişti (1).

1945 yılından sonra ekonomik kalkınma için yeterli sermaye birikimine sahip olmayan Türkiye, bütün umutlarını dış yardımlara bağlamış, savaş sonrası hazırladığı plan ve programlar hep bu doğrultuda şekillenmişti. Dış yardımlardan yararlanmanın temel koşulu ise 1800’lü yılların sonlarına doğru batı ülkeleri tarafından önerilen kalkınma reçetelerinin tekrarından başka bir şey değildi. Dış yardım sağlayan ülke ve kurumların temel politika önermesi ise ‘sanayileşmekten vazgeçmek ve tarım sektörü öncülüğünde bir kalkınma modeli’ benimsemekti. Türkiye’ye yapılacak yardımları değerlendirmek amacıyla gelen uzman heyetler hazırladıkları raporlarda sürekli aynı konuya vurgu yaparak, özel sektöre yeterli serbestinin verilmediği, iç ve dış ticarette serbest piyasa koşullarının yeterince oluşturulamadığı, ekonomik aktivitede kamu kesiminin önemli bir payı olduğunu, tarımsal potansiyelinin yüksek olduğunu ve bu sektörde üretimi artırmanın mümkün olduğunu savunmaktaydılar. Yabancı uzmanlara göre Türkiye’de tarımsal üretimin artmamasının nedeni tarımsal araç, gereç ve altyapı yetersizliğinden kaynaklanmaktaydı (2).

1940’lı yıllarda Aydın’da 15 zeytinyağı fabrikası ile 43 kadar yağhane, önemli bir kısmı Aydın’da olmak üzere sabun fabrikaları vardır. Türkiye’de güzel sabunlar çıkarmakla ünlenmiş fabrikaların birçoğu da Aydın’dadır. Bunlardan başka pamuk, susam ve diğer nebati yağlar çıkartılan birçok imalathaneler de mevcuttur. Büyük Menderes ovasında her yıl üretilen pamukların bir kısmı daha önceleri, ham bir halde dışarıya gönderilmekte, bir kısmı da çırçır fabrikalarında çırçırlanıp el tezgâhlarına iplik temin etmektedir. 1940’lardan itibaren ilin her tarafında çırçır fabrikaları ile pamuk baskı fabrikalarının miktarı her geçen gün daha da artmaktadır. Özellikle Nazilli’de 1937 yılında kurulan büyük, kombina, bu bölgelerin pamuklarını işletmekte ve ekonomik durumun yükseltilmesine fayda sağlamıştır(3)

Aydın’da DP’nin iktidarı öncesinde tarım kesiminin en önemli sorunları sulamadır. Söz konusu yıllar arasında yazın derelerin kuruması, su motorlarının da yetersiz olması sebebiyle sebze tarlalarından tam verim alınamamıştır. Sulamayla ilgili yapılan yatırımlar yavaş ilerlemiş, Nazilli’de Bucak, Yamalak ve Azizabat mevkilerinin sulanması için başlatılan kanal çalışmaları 6 yılda bitirilememiştir. Sulama sorununa bağlı olarak bölgede pamuk ekiminde ciddi sorunlar yaşanmıştır. Yaşanan sorunlar nedeniyle çiftçi borcunu ödeyememiştir. Tohumluk tedariki çiftçinin diğer önemli sorunlarından birisidir. Tohumlukların kaliteli olmadığı, üstelik çok pahalı olduğu görülmüştür256. Ürününü devlete teslim eden köylü parasını zamanında alamamıştır(4).

1:Erdoğan, Zeynel (2008), 1950-1960 Döneminde Türkiye’de İzlenen İktisat Politikalarının Analizi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, , İstanbul.

2: Oktar, Suat - Varlı, Arzu (2010), “Türkiye’de 1950-54 Döneminde Demokrat Parti’nin Tarım Politikası”, Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt.28, Sayı.1, s 9).

3: Duygu YILMAZ, DEMOKRAT PARTİ’NİN TARIM POLİKASININ AYDIN ÖLÇEĞİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ (1950-1955)Tez,Aydın 2005, s 10-11.

4: Yılmaz,agt,s 80. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.