Takip Et

Osmanlı Döneminde İncir Ve Üzüm Tarımı

Osmanlı devleti kanunnamelerinde "Öşri Meyve" diye de anılan bu vergi, bağlardan başka diğer yerlerde üretilen, yetişen her türlü meyveden alınıyordu. Bazı yerlerde de bu vergi hangi meyvelerden anlıyorsa onun adı ile zikrediliyordu. Nitekim Aydın’da incirden alınan bu vergi için "Resm-i tin" tabir kullanıyordu. Meyvelerden alınan vergi diğerlerinde olduğu gibi 100'de 10 ila 100'de 50 arasında değişebiliyordu. Bu verginin toplanma zamanı da daha diğerlerin de olduğu gibi meyvenin hasat zamanıdır (85).

Kuyucak Kazasında öşür vergisi açısından en yüksek meblağ Pir Ahmed Mahallesinde görülmektedir.

Ancak üretim rakamlarını karşılaştırdığımızda Ortakçı Köyünün incir hâsılatı 154 259 Guruş iken Pir Ahmed Mahallesinin hâsılatı 33 324 Guruş olarak tahmini gözükmektedir. Ortakçı Köyünün incir öşrünün eksik yazıldığı ortadadır.

En az incir öşrünü 11 Guruş ile Gireniz öderken Feslek’te incir üretimi yapılmamaktadır.

Kaza genelinde hane başına buğday öşrü ortalaması 19,7 Guruştur.

Üzüm Öşrü

Anadolu’da üretimi yapılan meyve türleri içerisinde üzüm üretiminin ve bağcılığın bir hayli öne çıktığı görülmektedir. Bağcılık bazı bölgelerin haricinde hemen hemen her yerde yapılmaktadır. Tahrir defterlerinde bu ürün ve bundan alınan vergi, harac-ı bağat, bağ-ı kürüm, mukataa-i bağat, resm-i kürüm, resm-i bağat, öşr-i bağat, öşr-i bağ, harac-ı kürüm, başlıkları altında kaydedilmiştir. Temettüat defterlerine ise genellikle bağ, üzüm ve asma kürüm başlığı altında yazılmıştır (86).

XIX. yüzyıl kayıtlarına bakıldığı zaman üzüm üretiminin ve bağcılığın daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi Anadolu’da çok yaygın olduğu ve birçok bölgede yetiştirilen meyveler içerisinde öne çıktığı söylenebilir. Bağcılığın öne çıkmasında en önemli faktörler arasında üzümün yaş olarak tüketilmesinin yanında, daha çok kurutulup kışlık yiyecek olarak saklanması, üzümün kaynatılarak pekmez, pestil, sirke vb. ürünlerin yapılması ve bu yiyeceklerin Anadolu insanın vazgeçemediği temel gıdaları arasında olmasını sayabiliriz. Temettüat defterlerinden hareketle yapılan çalışmalarda da bağcılık diğer meyvelerle kıyaslandığı zaman öne çıkmaktadır. Bu çalışmaların bazılarında bahçe ile beraber verilmiş, bazılarında toplam hasılat verilirken, öşür miktarları verilmemiş, bazılarında ise öşür miktarları belirtilirken toplam hasılatları belirtilmemiştir. Bundan dolayı aşağıdaki tabloyu (tablo II) oluştururken üretim ve öşür miktarlarını belirleyebilmek amacıyla öşür olarak verilen değerleri 10 ile çarparak yekûnlarını, toplam hâsılat olarak verilenlerin ise 1/10 oranına göre öşürlerini belirledim (87).

XIX. yüzyıla gelindiğinde; Alaiye, Aydın (Beydağ, Bozdoğan, Buldan), Beyşehir, Bursa, Çorum, Darende, Denizli, İçel, Menemen ve Muğla gibi yerlerde bağcılık faaliyetlerinin aynı şekilde devam ettiği anlaşılmaktadır. XVI. yüzyılda öne çıkan bazı sancak ve kazaların temettüat kayıtları olmadığı için kıyaslama yapılamadı, ama aradan geçen birkaç yüzyıl içerisinde bu yerlerde bağcılığın devam etmiş olabileceği söylenebilir (88).

Bağcılık ve bahçecilik tarla tarımına göre daha sık emek-yoğun faaliyet olup nüfusun yoğun olduğu Kuyucak Mahalleleri ve Ortakçı gibi yerleşim alanlarının etrafında oldukça yaygındır.

Osmanlı mal yönetiminde, uzun dönemlerden beri, Kuyucak Kazasında olduğu gibi, bazı yerlerinde bağlardan dönüm resmi alınıyordu. Dönüm resmi alınmayan yerlerde de üzüm tam anlamıyla olgunlaşınca bağlara güvenilir kimseler gönderilip üzümün kıymeti belirlenirdi. Belirlenen bu kıymete göre de öşür alınırdı (89). 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.