Takip Et

İncirin Geleceği ve İnciri Bekleyen Tehlikeler-11 (Jeotermal Enerjinin Çevresel Sorunları ve İncire Etkileri-2)

Önceki yazımızda jeotermal enerji üretmek amacı ile yapılan sondaj çalışmaları esnasında meydana gelen çevre kirliliklerinin incir alanlarına verdiği zararlar üzerindeki tespitlerimizi ortaya koyduk.

Jeotermal kuyuların sondajı ve test çalışmaları esnasında atmosfere bırakılan buhar, akışkana dönüşmektedir. Bu akışkanlar içinde toprağın yapısında olumsuz değişikler meydana getiren amonyum, kalsiyum, sodyum, alüminyum, klorür, sülfat, nitrat, nitrit, hidrofosfat, karbonat, bikarbonat, hidroasenat, bakır, bromür, krom, serbest kükürtlü hidrojen ve yüksek oranda bor bulunmaktadır. Jeotermal imtiyaz sahibi şirketlerin bir bölümü maalesef bu bileşik ve elementlerden meydana gelen akışkanı tarım alanlarına, Aydın’ın en büyük sulama kaynağı olan Büyük Menderes’e boşaltmaktan geri kalmamaktan hatta bu işlemi yapmaktan ve tarım alanlarını yok etmekten sadistçe bir zevk almaktadırlar.

31 Aralık 2004 tarih ve 25687 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin, su ortamına doğrudan boşaltımı esasa bağlayan 27. Madde’sine göre; “…….Yer altından çıkarılarak enerji üretme ve ısıtma gibi çeşitli amaçlarla kullanılan jeotermal kaynak sularının debisi 50 L/sn ve üzerinde ise suyun alındığı formasyona re-enjeksiyon ile bertaraf edilmesi zorunludur. Re-enjeksiyon ile bertaraf etmeyenlere işletme ruhsatı verilemez. Re-enjeksiyonun mümkün olmadığı bilimsel olarak ispatlanmış bu tür termal suların bertaraf yöntemi yapılacak bir çevresel etki değerlendirmesi sonucu belirlenir.” denmektedir. Dolayısıyla, jeotermal sisteme mümkün olması durumunda re-enjeksiyon zorunluluk kapsamına alınmıştır. Aksi takdirde, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kapsamındaki değerlendirme sonucunda bertaraf yöntemi belirlenecektir.

Ancak bugünkü uygulamalarda görmekteyiz ki Kızıldere, Pamukören ve pek çok jeotermal alanda 50 L/sn üzerinde jeotermal akışkan Büyük Menderes’e deşarj edilmektedir.

Denizli İli, Buldan İlçesi Yenicekent Beldesi’nde bulunan mevcut jeotermal üretimle –ısı enerji üretimi için yeterli olmadığından- seralar ısıtılmaktadır. Seraların atıkları Büyük Menderes’e boşalmakta olup, Büyük Menderes sularını ve Aydın Ovası’nı kirleten unsurların içinde yer almaktadır. Bu jeotermal kaynaklar sıcaklıkları re-enjeksiyon için düşük ısıda kaynaklar sınıfındadır. Denizli İl Özel İdaresi ise il genelindeki jeotermal kaynakları sadece parasal bir değer olarak gördüğü veya algıladığı için bu tesislerde (Kızıldere jeotermal Alanı, Yenicekent, Sarayköy Tırkaz, Karahayıt, Pamukkale) gerekli denetlemeleri yapmamaktadır. Yapılan denetlemelerde ise Türkiye’nin imzaladığı uluslar arası ve ulusal yasalar göz ardı edilmektedir. Bu ilgisizlikten zarar gören Aydın İli tarım toprakları, yer altı suları, Büyük Menderes Nehrinde ve çevresinde

yaşayan canlılardır. Bu jeotermal kaynakların Denizli/Aydın il sınırında yer alması dolayısıyla Denizli suyu, toprağı, içme suları ve genel olarak “çevresi”nin zarar görmemesi de önemli etkendir.

2014 yılında Kuyucak Kayran çayına sürekli jeotermal suların boşaltılması Büyük Menderes kirliliğine neden olduğu gibi bölgede meralarda otlanan hayvanların (inek, koyun) yüksek ısı dereceli sularda haşlanmalarına ve telef olmalarına neden olmuştur.

Bu element ve bileşiklerin varlığı özellikle devletin laboratuvarlarında yapılan analizlerde varlıkları ve oranları belirlenmiştir. Bu maddelerin bir bölümü incir bahçelerinin topraklarında fiziksel ve kimyasal değişikliklere yol açarken bir bölümü de meyvelerde zehir (toksik) etkisi yapmaktadır. Büyük Menderes’ten sulanan incir alanları bu olumsuz değişime maruz kaldığı gibi Kızııldere, Horsunlu, Pamukören, Salavatlı, Köşk, Umurlu, Aydın Efeler-Serçeköy, Ömerbeyli ve Hıdırbeyli sahalarında yer alan incir alanlarında yetişen incirler toksik saldırıya maruz kalmaktadır.

Bunun dışında jeotermal santrallerin yapımı sırasında üretim ve re-enjeksiyon kuyuları ile santral arasında buhar iletişimini sağlayan boru nakil hatları hayvan, tarım aracı, insan geçişlerini engellediği gibi yaydıkları ısı ile inciri olumsuz olarak etkilemektedirler. İncirin ihtiyacı olan makul nispi nem üzerinde olumsuz etki yapan bu buhar nakil hatlarının 2014 yılı incir sezonunda Kızıldere’de incirlerin yapraklarını döktükleri, fotosentez olayı gerçekleşmediği için incir meyvelerinin olgunlaşmadığı görülmüştür. Boru hatlarının incir bahçeleri içerisinden veya sınırlarından geçirilmesi incir alanlarını daraltmaktadır.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.