Takip Et

KURAKLIK OLGUSUNUN KISA SEYRİ

Her nedense devlet olarak sorunları günübirlik çözmek gibi kötü bir huyumuz var.Planlama yapmak için sorunun ortaya çıkmasını ve hatta kamuoyunu rahatsız eder ve olumsuz sonuçlarının somut olarak ortaya çıkmasını bekleriz.

Her konuda olduğu gibi, kuraklık ve küresel ısınma konusunda olduğu gibi.

Deniz salyası konusunda bilim adamları tam bir sene önceden uyardıkları halde Çevre ve Şehircilik bakanlığı uykusundan yeni uyanmakta.

Kuraklık için tedbirler ise 2021 yılı Şubat ayında alınmaya başlandı. Ancak orta ve uzun vadeli planlama hak getire…

Kuraklık kavramından başlamak üzere kuraklığın seyrini özetlemeye çalışalım:

Uluslararası çölleşme ile mücadele sözleşmesinde kuraklık “yağışların kaydedilen normal düzeylerinin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu arazi ve kaynak üretim sistemlerini olumsuz olarak etkileyen ve ciddi hidrolojik dengesizliklere yol açan doğal bir olay” olarak tanımlanmıştır (1).

Kuraklığın literatürde yaygın olarak yapılan tanımlamalarına göre; meteorolojik kuraklık, uzun bir zaman içinde yağışın normal seviyesinin altına düşmesi olarak tanımlanmaktadır. Tarımsal kuraklık ise meteorolojik kuraklığın çeşitli karakteristikleri ile, diğer bir deyişle, yağış azlığı, topraktaki nem miktarı, evapotranspirasyon ve azalan yer altı su seviyesi ile ilişkilidir. Toprakta bitkinin ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması olarak tanımlanan tarımsal kuraklık, nem kaybı ve su kaynaklarında kıtlık oluştuğu zaman meydana gelmektedir (2).

Dünya Meteoroloji Teşkilatının 87 ülke arasında yapmış olduğu anket sonuçlarına göre, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 74 ülkenin kuraklıktan etkilendiği tespit edilmiştir (7). IPCC’ ye göre (Intergovernmental Panel on Climate Change), 2030 yılında bu yüzyılın başındaki CO2 miktarının iki katına çıkması ve Türkiye dahil Güney Avrupa’yı içine alan bölgede sıcaklıkların Kışın 2 ºC, Yazın ise 2-3 ºC arasında yükselmesi beklenmektedir. Sıcaklıkların artması, kurak bölgelerimizin çölleşmesine neden olabilecektir (3).

Bu tehlikenin ışığı altında Ege bölgesinde yer alan 17 istasyona ait gerekli iklim verilerinin değerlendirilmesi sonucunda, incelenen bölge için iki farklı kuraklık indisinin karşılaştırılması yapılmıştır.Bu olası felaketten Aydın de doğrudan etkilenmektedir.

1980-2000 yılları arasında yapılan bilimsel araştırmalar 1980 öncesinde Bölgede kuraklığın Temmuz-Ağustos aylarında yoğun biçimde rastlandığı tespit edilirken 2000 yılı sonrasında Şubat-Ekim ayları arasında yoğunlaştığı görülmüştür.

Bir tarım teşkilatı yöneticisi olarak kuraklık konusunu TV DEN ekranlarında ve DENGE GAZETESİ’indeki bu köşemizde defalarca gündeme getirdik.Tedbirlerin ilgili devlet kurumlarınca alınmasını istedik.

Ancak devletimizin daha acil konuları olduğu için kulak asmadılar.Ve bugünlere geldik. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.