Takip Et
  • 25 Kasım 2013, Pazartesi

Senin için ölene kadar su taşırım

Köy okulunda okudum ben. 1987 yılında dönemin Çine İlçe Milli Eğitim Müdürü Şenol Tayfun’un, köyümüzde imkânsızı başarıp bir hayırsevere bağışlattığı arsaya yapılan yeni okulun ilk öğrencilerindenim.

O zaman yeni olan sadece okul ve biz değildik. Öğretmenimiz de yeniydi. Görevinde de yeniydi ki; bizim köyde iken evlendi. Biz O’nu çok severdik. Elinde boş su testisi/kovası görsek kapmak için yarışır, gider en yakın pınardan/kuyudan doldurur getirirdik; sevinçle…

Köyümüzde o dönem çeşmelerden düzenli su akmazdı. O yüzden öğretmenimiz de, diğer köy halkı gibi içeceği ve kullanacağı suyu pınar ve kuyulardan temin ederdi. Evlendikten sonra artan su tüketimi bizim de mutluluğumuzu artırıyordu. Çünkü O’nun için bir şey yapabilmenin hazzını daha fazla yaşatıyordu…

Sadece ben değil, bütün öğrencilerin yaklaşımı aynıydı. Hatta bir keresinde öğretmene su doldurmak için gittiği pınarda ağabeyim Erdal, boğulma tehlikesi bile geçirmişti. Su doldurduğu sırada arkadaşının şakayla dokunması onu Küçük Pınar'ın dibine vardırıp çıkartmıştı.

Bizimle top oynadığında yaşadığımız mutluluğun tarifi yok. O’nun takımında oynamanın ayrıcalığını herkes tatsın diye ilk yarı bir takımda oynuyorsa, ikinci yarı diğer takımda oynardı. Rıdvan Dilmen’e benzetirdim. Oyunu öyle olmasa da, saçları aynı onunki gibiydi.

Herkes evinin bahçesinden çiçek toplardı, 24 Kasımlarda O’na vermek için. Biz yazın 6 ay ovada kaldığımız için bizim avluda pek çiçek olmazdı. O yüzden yanında kaldığım halamın avlusundan, olmadı başka köylülerin evlerinin bahçesinden kendim toplardım ben de… Masası mezat gibi olurdu, ben diyeyim organik, siz deyin endemik; görüntüsü ile kokusu örtüşen çiçeklerle dolar taşardı.

Bir köylümüzün hindisinin bacağına taş atarak kırdığımı öğrendikten sonra attığı dayak da aklımdadır. Her hatırladığımda avuçlarımda tam 17 tane gül biter. Başka arkadaşlarımın yaramazlıkları sonunda verdiği sert cezalar için eminim onlar da benim gibi, “Allah razı olsun” diyordur.

Başta ilkokul öğretmenim Mustafa Avcı olmak üzere tüm öğretmenlerin gününü bir gün gecikmeyle kutluyorum.

Başkaları sizin kıymetinizi bilmeyebilir ama öğretebildikleriniz sizin için ölene kadar su taşımaya razıdır.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.