Takip Et
  • 6 Nisan 2024, Cumartesi

Zevkten ölüyoruz

Sohbetimizin ilk başında sana vaat ettiğim bazı konuların askı süresini sonlandırmamızı istiyorsun. Haksız da sayılmazsın. Hararetli, siyasi içerikli muhabbetlerimizden ötürü ihmal ettiklerimize yavaştan dönelim.

Günümüzden 2 bin 300 yıl önce yaşayan Aristoteles, “keyif almak, acı çekmekten iyidir” diyor ve “Sağlıklı olmak da keyif almaktan iyidir” ibaresini de peşine ekliyor. Keyif alırken, sağlığı bozmama konusunda bir uyarıda bulunuyor.

Günümüzde de bir çalışma var. Bilim adamları bir deney faresinin beynine elektron yerleştiriyor ve bu elektronu bir butona bağlıyor. Butona basınca beyninin ödül merkezi uyarılan fare, zevkten dört köşe oluyor.

Bilim insanları, belli aralıklarla fareyi zevklendirdikleri butonu bir süre sonra kafesin içine koyuyor ve oradan basmaya başlıyor. Tez zamanda olayı keşfeden fare bilim insanlarını beklemeden kendisi butona basıyor ve zevkten dört köşe oluyor.

Bu durum farenin o kadar çok hoşuna gidiyor ki butona basma eylemini giderek sıklaştırıyor. Aralıksız basmaya başladığı bir anda da zevkten ölüyor.

Bak bakalım kendine, bu fareye benzediğin durumların var mı? Sana zarar verdiğini bile bile sırf keyif aldığın ve zevk verdiği için ara veremediğin, bırakamadığın neler var?

Adam şeker hastası, önce ayak parmaklarını kaybediyor. Doktorlar, “Beslenmene dikkat etmezsen ayağın da gidecek” diyor. “ben yemeden yapamam” diyerek zararlı besinleri tüketmeye devam ediyor. Sırasıyla ayak, bilek ve bacak komple kesiliyor. Yine de yemeye devam ediyor.

Fare gibi zevkten ölene kadar, vazgeçmediği tutkusu onun sonu oluyor. Zevk veren şeyler bizi zayıflatıyor, öldürüyor. Zor gelen, acı veren durumlar da güçlendiriyor. İngilizce bir deyim var; “no pain, no gain” diye. “Acı yoksa, gelişme” yok şeklinde Türkçeye çevriliyor.

Dizi repliklerinden hatırladığın, “Öldürmeyen acı, güçlendirir” ifadesini de sen tamamlamışsın. Anlayacağın dostum iki yol var. Güçlenmek için acı çekmeye razı mı geleceğiz ya da zevkten mi öleceğiz?

Sen istisnasın, üzerine alınma da çoğumuz; zevkten ölüyoruz. Gül gibi yaşamak dururken, ölmeyi de gülmek sanıyoruz. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.