Takip Et
  • 5 Kasım 2014, Çarşamba

Aydın’ın dalkavuğuyuz

Padişahın biri, patlıcanı çok severmiş. Ne zaman;

‘Şu patlıcan musakkaya bir türlü doyamıyorum’ dese, dalkavuğu da;

‘Aman padişahım, siz söyleyince ağzımın suyu akıyor. Akşam olsa da yesek’ dermiş. Padişah imambayıldıdan söz edecek olsa;

‘Padişahım, şu imambayıldıyı icat edenin mekanı cennet olsun, nefis bir yemek. İnsan yemeye doyamıyor’ dermiş.

Padişah; karnıyarıktan, patlıcan dolmasından, kızartmasından, kebabından, patlıcan salatasından, turşusundan ve reçelinden söz ettikçe, dalkavuk da göklere çıkarırmış...

Gel zaman git zaman, padişah patlıcandan nefret etmiş. Sofraya değil yemeği, salatası, turşusu, tatlısı, patlıcanın (P) harfinin gelmesini bile yasaklamış.

‘Şu patlıcan musakkanın neresini beğenirler de yerler, bir türlü anlamıyorum’ dediğinde, dalkavuk da padişahın sözünü tamamlamış;

‘Aman padişahım, bu musakkanın yenilmesini yasaklamak lazım...’

Padişah, bir başka gün;

‘Bu insanlara hayret ediyorum. O kadar güzel salata çeşidi varken akşam yemeğinde tutup patlıcan salatası yiyorlar... Anlamak mümkün değil!’ dediğinde, dalkavuk sözünü kesercesine atılarak eklemiş:

‘Padişahım, bu insanlarda damak zevki diye bir şey yok. En iyisi, patlıcanın yetiştirilmesini yasaklamalı... Adını bile duymaktan nefret ediyorum...’

Bu konuşmaları duyan biri dayanamamış ve padişahın olmadığı ortamda, dalkavuğa sormuş;

‘- Yahu! Sen bir zamanlar patlıcanı metheder ve adeta göklere çıkartırdın. Şimdi ise patlıcanı ve yemeklerini kötülüyorsun. Nasıl olur da bu kadar değişebilirsin hayret!..’

Dalkavuk da hemen yanıtlamış;

‘- Bana bak arkadaş... Bana bak... Ben patlıcanın değil, padişahın dalkavuğuyum. Anladın mı?’

GERÇEKLER

Ego, insan için çok önemlidir. İsteme mekanizmasıdır. Egomuz olmasa, adım bile atamaz, kolumuzu hareket ettiremeyiz. Egonun düşmanı da dalkavuklardır, isteme mekanizmasının haddini aşmasını sağlar ve insana hata yaptırırlar. “Senden güzeli yok”, “Sen olmasan bu memleketin hali harap”, “Sen yoksan ben de yokum” gibi yaklaşımlar, insanı gerçeklerden çok uzak bir dünyaya sürükler.

Aydın’ı yönetenlerin, önemli kurum ve işlemlere yön verenlerin dalkavukların esiri olmasını, kesinlikle istemeyiz. Çünkü bunun zararı ilimize ve hepimize olur. O yüzden birilerinin dalkavukluğunu yapan değil de memleketin gerçeklerini yazan gazetecilik anlayışımızdan taviz veremeyiz.

Dalkavukluk olarak algılamayacaksanız sizlere altın değerinde birkaç tavsiye;

İncir, çok yararlıdır. Özellikle çekirdeği, E Vitamini ve Omega açısından çok zengindir. Birçok derde derman olduğu gibi, cilt ve saç bakımında da oldukça faydalıdır.

Zeytin de inanılmaz yararlı bir bitkidir. Canan Karatay’ın deyimiyle, “günde 40 zeytin yiyen çok sağlıklı olur…”

Kestane dehşet bir meyve, kesinlikle tüketmelisiniz.

Pamuksuz yatakta yatarsanız, her türlü hastalığa davetiye çıkarırsınız.

Madran suyu ilaç gibidir, aslında eczanelerde satılması gerekir.

Aydın’da yetişen hayvanın eti en lezzetlisidir…

GAZ VERMEYELİM, GAZA GELMEYELİM;

Hiçbir efe, tek başına dünyaya bedel değildir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.