Takip Et
  • 23 Şubat 2015, Pazartesi

Seçim muhabbetleri

Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda, siyasetçilerin her şeyi ile mensubu oldukları partide olduklarını sanırdım. Çok sonra öğrendim ki, özellikle yönetim noktasında olanların önemli bir kısmı başkaları adına o partide yer tutuyordu. O parti üzerinden rant elde etmek isteyenlerin bazıları kendi bedenlerini, bazıları da satın alabildiklerini yerleştiriyordu. Kimileri de rant yürüttükleri partinin ilçede ya da ilde başarısını sürdürmesi için rakip partinin ilçe ya da il teşkilatlarına/örgütlerine yönetim noktasında adamlarını koyuyordu. Cemaatlere yapılan bağışlar, değişik ticari ilişkiler gibi yöntemlerle çok kolay becerilebilen bir durumdu bu...

Yukarıda bahsettiklerimi çözebilmem neredeyse 10 yılımı almıştı. O yüzden seçimler sonuçlanmadan çok fazla seçim tahmini yapmanın ya da değişik öngörülerde bulunmanın çok doğru olmadığını düşünüyorum. 7 Haziran akşamı çıkan sonuçlar dışında her şeyin yalan ve oyun olduğu düşüncesi içindeyim.

Geçmiş seçimlerde yaşanan, unutulmayan güzel diyaloglardan ikisini sizlerle paylaşmak isterim.

“İŞ PARAYA KALDIYSA...”

Milliyetçi bir partinin belediye başkanı adayını zora düşüren bir meclis üyeliği talebi gelir. Belediye başkan adayı der ki, “Abi sen partide çok köklüsün, yıllarını verdin. Aday olursan ilk sıralara koymak zorunda kalırız, o yüzden vazgeç” der. Meclis üyesi adayı, “Son sıraya koysanız da razıyım. Yaşım geçiyor, aktif bir görevle siyasete nokta koymak istiyorum. Hak ettiğimi sen de düşünüyorsun. O yüzden ilk sıralara yazarsın” yanıtını verir. Belediye başkan adayı, “Abi kusura bakma biz o ilk sıralara ayda 4-5 bin TL para harcayacak adamları düşünüyoruz. Sen bunu yapabilir misin?” sorusunu yöneltir. Meclis üyesinin yanıtı, “İş paraya kaldıysa sen belediye başkan adayı olma. Ben 5 milyon TL harcayacak aday bulurum. Hem o kadar milliyetçi ki, hiç Türk satmıyor, hep Rus...” yanıtını verir ve kalkar gider.

“ÇİNELİYSE BOŞ VER”

Geçen yerel seçimlerde AK Parti’den Efeler Belediye Başkan Ada'yı Yalçın Pekgüzel, Mesudiye Mahallesi’nde Aksekililerin oturduğu bir kahvede miting yapar. Kendini tanıtırken, “Sanayici İşadamıyım, Aydın Sanayi Odası’nın Meclis Başkanlığını yaptım ve Çineliyim” der. Ön sırada oturan biri, “Çineli ise boş ver, dinlemeye bile gerek yok” diyerek, yerinden kalkar. Bütün Aksekililer, bu çıkışı yapan hemşehrilerini en sert şekilde susturur. Sorun Çineli ya da Aksekili olmak değildir. Nerede, nasıl konuşacağını bilmeyenler, her zaman vardır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.