Takip Et
  • 10 Temmuz 2023, Pazartesi

Kitap mı önereyim?

Gerçekten mükemmelsin. “İlk yazında kitaplardan bahsedeceğini söyledin. Bazı yazarlarla tanıştıracaktın. Özlem, Kürşat, Söke, Çine, Kuşadası, AK Parti, CHP, Nazillispor vb'den başka birşey yazmıyorsun” dedin.

Aşırı haklısın. Sana bugün biraz kitaplar ve bir yazardan bahsedeyim. Çocukken okuma olanağım pek yoktu. Dağ köyünde birleştirilmiş sınıfta, imkanların sınırlı olduğunu sonradan fark ettiğim bir ilkokul hayatım oldu.

Bazı klasikler vardı. Büyük yazılı kitapları da kısa sürede yalamış yutmuştum. Donkişot, Pamuk Prenses, Nasreddin Hoca vb. Çok şükür erişebildiğimiz eserlerdendi. Dini öyküler anlatan birkaç kitap da vardı.

Benim ilk şahsi kitabımı Ümit ağabeyim almıştı. Biz dört erkek kardeşiz. Ümit ağabeyim en büyüğümüz ve kardeşler arasında gazetecilik yapmayan tek kişi. Polis memuruydu. Emekli oldu. Şimdi güzel bir girişimi var.

Benden yedi yaş büyük olan Ümit ağabeyim, okumayı sevdiğimi görüyordu. Liseye gidiyordu. Bana Ahmet Günbay Yıldız’ın 'Yanık Buğdaylar' adlı romanını getirmişti. Bir çırpıda okuduğum romanın içinde buldum kendimi.

Köyde yaşayan bir çocuk olarak gelecekte yaşayacağım aşka dair ipuçları vermekle kalmıyor, zorluklarla mücadeleyi de anlatıyordu kitap. Çok yıllar sonra okuduğum Sabahattin Ali’nin 'Kürk Mantolu Madonna'sı ile aynı şeyleri hissettirmişti o yaşta bana. Köyde doğmak…

İdeolojik açıdan ve edebi tarz olarak alakasız gelebilir ama 'Yanık Buğdaylar' ile 'Kürk Mantolu Madonna' benim için aynı kategorideydi. Okuduklarımı yetişme tarzım, bulunduğum ortam ve deneyimlerimden oluşan algımla böyle değerlendiriyorum.

Neyse ben okumayı çok sevdim. Kişisel biyografiye dönüşmesin, detayları atlıyorum. Binlerce kitap okumuşumdur. Yarıda bıraktığım çok az kitap var. 'Grinin Elli Tonu' ve 'Yüz Yıllık Yalnızlık' gibi.

Grinin Elli Tonu'nu, şehveti verip ardından bilinçaltına reklam pompalayan bir eser olduğuna kanaat getirdiğim yerde bıraktım. Hristiyanlığın, Blackberri'nin ve daha birçok markanın reklamı için yazılmıştı.

'Yüz Yıllık Yalnızlığı' da yeğenim çok sevdi. Bir daha alırım diye ona verdim, denk gelmedi. Öylece yarım bıraktım. Normalde başladığım her kitabı muhakkak okurum.

Çok sevdiğim yazarlar, bayıldığım eserler var. Senin tarzını çok biliyorum. Eğer nöro roman seviyorsan (‘o da ne’ dediğini duyar gibiyim) Serkan Karaismailoğlu’nun üçlemesini kesinlikle okumalısın. Pia Mater, Aracnoid Mader ve Dura Mater adlı bu seri iyi gelir. Vizyon katar. Sen oku, var bir bildiğim. Senin de olacak.

Spritüel konulara yatkınlığın varsa Ahmak’ı Hayal, Siddhartha Hermann Hesse, Haybin Yakzan (Yapı Kredi Yayınları) gibi kitapları denemelisin.

Zengin olmanın kadim tüyolarına sahip olmak istiyorsan 'Babil’in En Zengin Adamı' adlı eseri oku.

Cumhuriyet kadınının nasıl olması gerektiği konusunda bir rol modele ihtiyacın varsa da Azra Kohen’in 'Gör Beni' adlı eserini kaçırma.

Strateji kurmakta zorlanıyorsan Sun Tzu 'Savaş Sanatı' baş ucu kitabın olmalı.

Sağlıklı olman gerektiğini düşünüyorsan -ki düşünmemen yanlış olur- Gabor Mate 'Vücudunuz Hayır Diyorsa' adlı kitap sana iyi gelecek.

Bu alan çok geniş, tek yazıda sana tavsiyeye boğmayayım. Ara sıra zaten kitapları ve okumayı konuşuyor olacağız seninle. İyisi mi ben sana bir yazma hikayesi anlatayım.

Çok eski zamanlarda yaşlı bir bilge tüm birikimlerini kaleme almak, gelecek nesillerin bilgisinden istifade etmesini sağlamak istiyor. Başlıyor yazmaya, her biri 600 sayfalık 4 ciltlik muhteşem bir eser çıkıyor ortaya. Bir sorun var. Nasıl çoğaltacak. Aradan bir cilt kaybolursa ne olacak. O zaman matbuat da yok. Bu kadar büyük bir eseri el yazısı ile nasıl çoğaltacak? Özetlemeye karar veriyor. İlk etapta metni tek cilde düşürüyor. Acayip seviyor kısalmış halini. Biraz daha özetlemeye karar veriyor. Yüz sayfaya düşürüyor. Eser gerçekten aslından çok çok daha mükemmel bir metne dönüşüyor. Özetlemenin tadını alan bilge 10 sayfaya, 1 sayfaya kadar kısaltıyor eserini. Derken bir paragrafa, bir cümleye getiriyor. Sonunda tek bir kelime kalıyor. Ne biliyor musun o kelime 'Değmez'

Kitabın adı 'Değmez' Yazarı İsmail Güzelsoy. Bir üçlemenin ilk kitabı. 'Gölge' ve 'Hatırla' geliyor art arda. Favorim İsmail Güzelsoy. Böyle bir kurgu yeteneği, betimleme kabiliyetinin bir insanda olmasını önceleri kıskandığım, şimdilerde gıpta ettim bir kalem. Onunla ve kitaplarıyla muhakkak tanışmalısın.

Bazı kitapların yazarlarından bahsetmedim. Nasıl olsa sürekli iletişimdeyiz, bir sorun olursa yazarsın.

İyi okumalar. Damağın kadar dimağını ve sağlığını ihmal etme. Bugün edilgen sonlandırayım; Sen seviliyorsun.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.