Takip Et
  • 29 Kasım 2019, Cuma

KADINLARIMIZ

25 Kasım Pazartesi günü Kadına Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü’ydü. Nazım Usta’nın deyişiyle; “Ve kadınlar, Bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri, ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yârimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen…” Kadınlarımız başlarında topuklu efe belediye başkanımız Özlem Çerçioğlu ile birlikte Aydın sokaklarında yürüyerek “ Kadına şiddete hayır!” diye haykırdılar.

Kadına karşı şiddet, kadın erkek eşitsizliğinin bir sonucudur. Eşitsizliği üreten tüm kişi ve kurumlar bu şiddetin failidir. Eşitsizlik, şiddet üretir. Kadın erkek eşitsizliği toplumun tüm katmanlarından silene kadar kadınların mücadelesi devam edecektir. Kadınla erkeği eşit görmediğini söyleyenlerden, mahkemelerde kadın katillerine iyi hal indirimi uygulayan hakime, savcıya kadar herkes bu şiddetin failidir. Kadınların eşit olması için ne kimsenin “Annesi” ne de kimsenin “Bacısı” olmaya ihtiyacı vardır. Dayanışmamız, kadın erkek eşitliği mücadelesi veren kadınların nezdinde tüm kadınlarımız olmalıdır.

Türkiye’de 2016’da 304, 2017’de 353, 2018’de 280, bu yıl ise şu ana kadar 404 kadın genç yaşlarında cinayete kurban verilmiştir. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül: “Yapılacak düzenlemelerle hiçbir yeni değişiklik ve düzenlemenin kadın haklarında yeni mağduriyetlere sebebiyet vermemesi için her türlü çabayı göstereceğiz. Sadece haklarının genişletilmesi için her türlü düzenlemeyi destekleyeceğiz. Gerek hukuki, gerek cezai anlamda geriye gidişe, kadın haklarına bir takım müdahalelere müsaade etmeyeceğiz. Her bir vakaya özgü doğru tedbirlerin uygulanması gerektiği, sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni dönemde vakaya özgü tedbir kararlarının verilmesi hususunda uzman desteği sağlayacağız. Aile hakimi olarak deneyim kazanan, bu konuda birikim sahibi olan hakimlerimizin, yargı mensuplarımızın bundan sonraki görev yerlerinde de aile hakimi olarak çalışması huşunda bir düzenleme söz konusudur.“ Demektedir. İnşallah dedikleri olur da toplum vicdanı birazcık rahatlar. Zira bir ülkede kadına şiddetin gün geçtikçe palazlanıp, adaletin yerini bulması için, “Kadına yönelik şiddetle mücadele günleri” düzenlenmesi o ülkedeki hukukun sorunlu olduğunun resmidir.

Şiddet; erkekliği sembolize eden soysuzluklardan biri haline gelmişken, çakallığın hacmi tüm toplumu ürkütüyor. Kadınlara yapılan hukuksuzluğun kaymağını yiyen erkeklerle, hukukun dayağını yiyen kadınlar arasındaki gerçeklere suskun kalınıyorsa onun vicdan hesabı da derin olur. Kadınların içine doldurulduğu kravatlı köpek balıklarının havuzu değildir bu ülke! En azından artık bu gerçeği görmeliyiz. Geçtiğimiz hafta Sabah Gazetesinde eşinden şiddet görüp sokağa atılan ve gittiği sığınma evinde üniversiteyi kazanan bir kadının başarı öyküsü vardı O kadın bütün kadınlara seslendi; “Başarabilirsiniz!” Toplumun kandilidir kadınlar, ülkenin geleceğine ışık tutarlar. Cesaretin de sembolüdür kadınlar, erkeklerden daha mert ve yürekli olduklarını biliriz. Sırf bu yüzden sırtlarından bile vururlar. Ama her şeye inat yeni bir dünya da kurabilirler!

O kadının yaptığı; soysuzluklara karşı göğüs germenin anlamını hissettirmek ve hayattan ümitlerini kesmemelerini işaret etmeleri adına harika bir direniş. Çünkü kimi zaman bir hayat kurtarabilmektedir kahramanlık. Kimi zaman ayakta kalabilmektir.

İnsanlık tarihinin en eski icadıdır aynalar. O yüzden derler ye “Önce yüzünden utan sonra gerisi gelir.” Eğer kötülüklerin ardına saklanmıyorsan, hayattan pişmanlık istemeye yüzün olsun! Şiddet delisi erkeklerde yüz de yoktur yürek de!

Gözünün önünde babasının annesine uyguladığı şiddete birkaç kez şahit olan beş yaşındaki kız çocuğu elindeki kalemle bir erkek resmi çizmeye karar verir. Çizilen resimde adamın kollarını ve bacakları yoktur. Anne çocuğa sorar; “Adamın kollarını ve bacaklarını çizmemişsin.” Çocuk en masumane şekilde yanıtlar: “Boş ver anne onlar kalemin içinde kalsınlar! Yoksa seni tekmeler, yoksa seni yumruklar!”

Dünyaya sadece cehenneme bilet kesmek için gelen erkeklerin gideceği adres az çok bellidir. Kadına şiddet; erkekliğin yaşam alanı haline gelmişken kollanan zorbalıklar sadece deri değiştirir ya da bulunduğu yeri! Varsın hiçbirine paha biçilmesin ama onları Araf’ta bekliyor kadınlar! Ölü ya da diri!

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.