Takip Et
  • 11 Mart 2022, Cuma

TÜKÜRÜN!

Televizyon haberlerinden izlediğimiz bir savaş var. Herkes bu savaşı Ukrayna ile Rusya arasında sanıyor, oysa ki bu savaş ABD, AB, NATO ile Rusya arasında ama ezilen, enkaz haline gelen Ukrayna oluyor. Hani filler tepişir karıncalar ezilir misali…

NATO sinsi tuzak kurdu, Rusya'yı oyuna getirdi. Onu bilerek aşağıladı, işgale zorladı. Öbür yandan da Ukrayna'yı ‘yem olarak’ kullandı, Putin'i kışkırttı. Ve şimdi de aynı Batı, aynı NATO, aynı ABD Ukrayna'ya ‘şehir savaşı yaparak vatanınızı koruyun… Ben size silah göndereceğim’ diye olayları dışarıdan seyrediyor

Sonuçta bu savaşın alevi bizi de yakıyor. Türkiye'nin kendi aleviyle yetinmesine ve kül olmadan kendini kurtarabilmesine bakmalıyız. Bunun için ne ABD, ne NATO, ne Rusya, ne Avrasya tam bağımsız Türkiye! Ben 54 yıl önce üniversite öğrencisiyken ‘Ne ABD, ne Rusya tam bağımsız Türkiye’ diye bağırarak çok sayıda yürüyüş, miting toplantıya katılmıştım.’ Hayata bak! 54 yıl öncesine döndük. Hiç ummadıklarım bile gerçeği gördü.

İnsanların gerçek yüzleri, zoru ve menfaati gördüğü an ortaya çıkar, çıkıyor. Barış zamanında, diğer ifadeyle cicim aylarında herkes kibar, hoşgörülü, şefkatli, tatlı dilli, güler yüzlü, tek kelime ile medenidir. Ama yolculukta ve alışveriş gibi, sıkıntılara sabretmeyi ve menfaatleri ilgilendiren konularda, insanın foyası ortaya çıkar. Bundan dolayıdır ki menfaatleri konusunda denenmeden, insanlar hakkında iyidir, ya da kötüdür denemez, denmemelidir.

Dün olduğu gibi bugün de savaşlar, içlerinde insanoğlunun yaşayabileceği en büyük zorlukları, sıkıntıları daha da ötesi ölümcül tehlikeler taşıdığı için turnusol kağıdı misali, insanoğlunun içyüzünü tüm gerçekleri ile ortaya döker.

Batıyı Batı’nın değerlerini; insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne yaklaşımını, barış zamanında kağıt üzerinde yazılı şekliyle değil, savaş zamanında birey ve toplum ilişkilerine, davranışlarına bakıp değerlendirmek ve ona göre karar vermek lazım. Yani Ziya Paşa'nın dediği gibi; ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…’

Malum Batı, Greko- Latin medeniyetiyiz diye övünür ve kendilerine toz kondurmaz. Sözde bu bilinen medeniyet üç sütun üzerinde yükselir; Yunan aklı, Roma nizamı ve Hristiyanlık ahlak ve duyarlılığı… Bu üç unsur bir potada eriyerek, bugünkü Batı medeniyetini (!) oluşturmuştur. Bu medeniyetin ne olduğunu, niceliğini ve niteliğini günümüz savaşları ve onların yansımaları bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir.

Sahile vuran Suriye’li Aylan bebeği ve onun gibi yüzlercesini görmeyen, gözlerine sokulsa da dönüp bakmayan, Suriyeli mültecilerin botlarını delip onları, Akdeniz'in dibini boylatan, sınırlarına dayanan insan yığınlarına her türlü işkenceyi reva gören ve ülkelerine kabul etmeyen bir Yunan aklıyla (delirmiş ve vahşileşmiş) karşı karşıyayız.

Aynı sözde medeniyet yayınladığı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde insanların; ‘ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bu bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahip oldukları vurgulanmaktadır.

Bunlardan sadece ‘baskı altında olanların başka ülkelere sığınma hakkına baktığımızda bile Batı medeniyetinin, çifte standart yaklaşımlarıyla, yüz karalığıyla, en iğrenç tutum ve davranışlarıyla karşılaşmaktayız.

Trenlere binmekte olan Ukrayna'lı mültecilerin sarı saçlı ve mavi gözlü olanları tercih edilip esmer renkli olanların tekmelenerek aşağı atıldıklarını, televizyonlardan tüm dünya izledi.

Esmersen değil sığınma hakkın, yaşama hakkın bile yok! Orada kal ve bombalar altında can ver! Medeni Batı’nın gerekçesine bakar mısınız? Rusya'nın Ukrayna’yı işgal etmesinden dolayı ölü veya diri bütün Ruslar tu-kaka oldu.

Aynı işgal fiilin Daniskasını Batı (ABD ve AB) Irak'ta Suriye'de işledi. 2 milyona yakın insan öldü. Kimsenin kılı kıpırdamadı. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy bunlara medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar yüzlerine tükürdü diyordu.

Bakmayın, hem tükürün murdar yüzümüze!

Tükürün; belki biraz utanma gelir suratımıza!

Tükürün Doğu’nun umursamaz yüzüne tükürün!

Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

Tükürün haçlıların o hayasız yüzüne!

Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!

Medeniyet denilen maskara mahluku görün;

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!

Hele şu lanet savaşın ilan zamanında,

‘Bize genel ideolojileri lazım Batı’nın;

O da ALLAHI bırakmakla olur herzesini

Halka iman gibi telkin ile, dinin sesini

Susturan aptalın idrakine bol bol tükürün

Yine ayrılık acısıyla çılgınlığın üstünde bugün

Bana Vahdet gibi bir uygun yar lazım

Artık ey yolcu bırak, ben yalnız ağlayayım

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.