Takip Et
  • 13 Haziran 2014, Cuma

Biz iki nesil arasında kalanlar...

Bizim kuşaklar arada kaldılar.

Bizler daktilolar ile bilgisayarlar arasında kaldık. Tel dolaplar ile buzdolapları arasındaki kuşağız biz. ”Nihansın dideden” ile “Love Story” arasındaydık.

Vitrindeki renkli ti-vi ile evdeki siyah beyaz arasında ne kadar gidip geldik, bilemezsiniz.

Lahmacun ile pizza arasında kaldık. Mahalle bakkalı ile süpermarketlerin ve AVM arasında veresiye defterleri ile kredi kartlarının tam ortasındaydık.

Milliyetçilik ile yabancı sermayenin arasında bir yerde. G-string ile dantel don arasında, yerli malı ile marka arasında, aşk ile flört arasında, pembe zarflı ve parfümlü mektuplar ile e-mailler arasında alın teri ile kolay para arasında, meyhane ile Reina, Gazino ile Laila arasında kalan kuşağız biz. Tel çember, cam bilye ile ateş eden pilli robot oyuncaklarının arasında kala, kala büyüdük. Arnavut kaldırımı ile asfalt sokakların kesiştiği köşeydi yerimiz.

İşte bakın:

Cumhuriyet ile demokrasi arasında sıkıştık birisine koşsak öbürünü yitiriyoruz.

Namus ile para arasındayız hangisi? Havuç maskesi ile botoks arasında Berber Mahmut ile Erkek Kuaförü Lemi arasında.

Yine şaşkınız bu günlerde bizi batı ile doğu arasında, vatan ile bayrak arasında, bizi Türklerle Kürtler arasında bırakmak istiyorlar.

Aradayız yine dostlar…

Böyle günlerde gelip çattığında benim canım sıkılır. Uçuk aklım eski ile yeni arasında sıkışıp kalır.

Tek ayağımın üzerinde zıplaya, zıplaya dönerim. Sonunda gülmek ile ağlamak arasında kalırım. Boynumu büker uzun, uzun düşünürüm. Bir yanımda sevinç, bir yanımda hüzün… Bir yanımda dostlar bir yanımda ne oldukları belirsizler.

Onlara ünlü şair Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiiriyle yanıt vermek istiyorum.

Umarım mesajımı alırlar;

BAYRAK

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü

Kız kardeşinin gelinliği

Şehidimin son örtüsü

Işık ışık, dalga dalga bayrağım

Senin destanını okudum

Senin destanını yazacağım

Sana benim gözünle bakmayanın

Mezarını kazacağım

Seni selamlamadan uçan kuşun

Yuvasını bozacağım

Dalgalandığın yerde ne korku ne keder

Gölgende bana da, bana da yer ver

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar

Yurda ay yıldızının ışığı yeter

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün,

Kızıllığında sığındık

Dalgalardan çöllere düşürdüğünde

Gölgene sığındık

Ey şimdi süzgün rüzgarlarda dalgalı

Barışın güvercini, savaşın kartalı

Yüksek yerlerde açan çiçeğim

Senin altında doğdum

Senin dibinde öleceğim

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim

Yeryüzünde yer beğen

Nereye dikilmek istersen

Söyle seni oraya dikeyim.

Şimdi sen söyle söz senin

Şehitler tepesi boş değil

Toprağını kahramanlar bekliyor! Ve bir bayrak dalgalanmak için

Rüzgar bekliyor!

Destanı öksüz, sükutu derin meçhul askerin;

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye

Yattığı toprak belli

Tuttuğun bayrak belli

Biri var bekliyor

Ve bir göğüs nefes almak için

Ve bir bayrak dalgalanmak için

Rüzgar bekliyor

Bazıları bizim sabrımızı taşırmasınlar ve bizlere yeni bayrak şiirleri yazdırmasınlar.

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.