Takip Et
  • 12 Şubat 2016, Cuma

AGC

Aydın Gazeteciler Cemiyeti’nin olağan kongresi, 30 Ocak Cumartesi günü saat 10’da, Aydın Ticaret Odası lokalinde yapıldı. Sayın Semra Şener başkanlığında on kişilik yönetim, seçimleri kazanarak göreve başladı. Hayırlı, uğurlu olsun, kendilerine başarılar dilerim. Benim sadece bir oyum vardı. Gittim, oyumu kullandım. Aday olan 4 kişiden ikisinden yönetime girme çağrısı almama karşın kabul etmedim. Bu nedenle eleştirimi daha rahatlıkla yapmaya çalışacağım. Bana ters gelen konuları anlatmaya çalışacağım. Bana ters gelen konular belki başkalarının doğrularıdır, ona da katılmasam da saygı duyarım.

Kongreye Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca da katıldı. Sayın Başkan Yılmaz Karaca’nın adaylardan sadece biriyle bir gün önce akşam yemeğinde buluşması etik değilse, kongrede karşısına ikinci bir divan kurulu listesi çıkarılması da o kadar etik değildi ve teamüllere aykırı idi. Bu durum, Aydın Gazeteciler Cemiyetinin ve orada bulunan üyelerin ayıbıdır. Sizin bağlı bulunduğunuz kuruluşun Federasyon Başkanı lütfetmiş, sizin kongrenizi izlemek üzere Aydın’a gelmiş, siz ona divan başkanlığını çok görüyorsunuz. Bu anlayışa üzülmemek elde değil, ben olsam anında toplantıyı terk ederdim.

Kongre gününden önce Aydın Nazilli ve Söke delegelerinden bazılarıyla konuşma imkanım oldu, hepsi de eski yönetimden şikayetçiydiler. Görüştüğüm üyeler, cemiyette birlik sağlanamadığını, bu nedenle ikinci bir dernek kurulduğunu, gazetecilik yapan birçok arkadaşın iki derneğe de üye olmadıklarından söz ettiler.

Eski ve rahmetli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mustafa Çezik’in çeşitli zorluklara göğüs gererek adeta tırnaklarıyla kazıyarak meydana getirdiği dernek binasının bu yönetim tarafından kapatıldığını, bırakın dernekteki demirbaşları, üye kayıt defterlerinin dahi bulunmadığını esefle belirttiler.

İşin hazin tarafı şu ki eski yönetimi bu kadar kötüleyen ve şikayet eden üyeler, yakındıkları yönetimden bir kişiyi başkan, bir kişiyi onursal başkan, bir kişiyi de başkan adayı olarak gösterdiler ve veya seçtiler.

Şimdi Aydın Gazeteciler Cemiyeti üyelerine sormak isterim. Bu kadar yakındığınız yönetim bir başkan ve bir onursal başkan seçtiğiniz bu durum hazin değil midir? Bu seçim acı bir ironi değil midir? Kararı üyelere bırakıyorum. Benim bildiğim gazeteci halka haber vererek aydınlatan kişidir. Muhabir kelimesi muhbir, yani haber veren anlamına gelir. Aydın’da haberci yani gazeteci diyebileceğim kişilerin hiçbiri yönetimde yok. Habercilikte emsallerine fark atan Yılmaz Ölmez, M. Eray Ekşi, Ediz Verdioğlu gibi gerçek haberciler, gazeteciler yönetimde yoklar. Şimdi size veya sizlere soruyorum: Ben Tuncer Altıntaş olarak bir inşaat mühendisleri odasına veya Ziraat Mühendisleri Odasına üye kaydı yaptırmak istesem beni kayıt ederler mi? Peki öyleyse Aydın Gazeteciler Cemiyeti’nin yönetim kurulunda inşaat mühendisinin, ziraat mühendisinin işi nedir, bir bilen anlatabilir mi?

Nasıl ki her mesleğin bir derneği varsa, gazeteciler derneğinde veya yönetimde gazeteciler olmalıdır. Şimdi bazıları, ama onlar köşe yazarları diyeceklerdir. Hemen söyleyeyim muhabirlikten gelmeyenler köşe yazarı olsalar dahi gazeteci sayılamazlar. Onlar sadece bildikleri konularda fikir beyan eder, analiz yapabilirler.

Bu arada şunu hemen belirtmeliyim, gerek yerel basında gerekse ulusal basında haklı olarak isim ve kariyer yapmış değerli çocukluk arkadaşım Sayın Atilla Dağıstanlı’yı ne yönetim de ne de üyelikte görememek beni hayli üzdü. Geçmiş geçmişte kaldı cancağızım; şimdi bize yeni söylemler lazım diyor, yeni yönetim çalışmalarını dikkatle izliyorum. Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.