Takip Et
  • 13 Kasım 2015, Cuma

Yeni sistem gazetecilik

Ben gazetecilikte deyim yerindeyse hem alaylı hem de okulluyum. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Yüksekokulu’nu bitirdim. Milliyet Gazetesi’nde yıllarca muhabirlik yaptım. Aydın'ın yerel gazeteleri Hüraydın, Ses, Mücadele ve Yeni Kıroba’da günlük yazılar yazdım. Halen de Denge’de yazıyorum. Benim gözümde gazeteci; muhabir yani haber verendir. Muhabir yani gazeteci, Aydın’da Eray Ekşi, Söke’de Yılmaz Ölmez, Didim’de Ediz Verdioğlu gibi kişilerdir. Köşe yazanları gazeteci olarak görmüyorum. Gazeteci, haberi koklayan, araştıran ve halkın haber alma hakkını sağlayandır.

Muhabir bunu yaparken 5N1K metodundan faydalanır. Nedir 5N1K? Ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kim. Muhabir yazısını yazarken, yukarıdaki soruların tamamını yazısında verme zorunluluğundadır. Bize böyle öğretmişlerdi. Ama şimdi yepyeni bir gazetecilik formu çıkmış. Gazeteciliğin geleceği bu formülde: 5N1KAYYUM… Şimdi gazeteciliğe dair eskiden bildiğiniz her şeyi unutun. Bu benzersiz formülü hep beraber inceleyelim:

1N: No problem

İlk N’miz No Problemin N’si. 5 N 1 Kayyum gazeteciliği dünya üzerindeki en problemsiz gazetecilik türü. Bakın eskiden gazeteler belli oranda tiraj almak için yırtınırdı. Sansasyon deyin, yeni dosyalar deyin, promosyon deyin, hepsi tiraj içindi.

5N1 Kayyum gazeteciliğinde bunların hiç biri problem değil. Bir gazete bir haftada on binlerce tiraj kaybedebilir. Bu da kendi içinde başarıdır. Sonuçta kayyum gazetenin daha iyi yönetilmesi için vardır. Ve tiraj her şey değildir. 1 N 1 Kayyum varsa, maaş garantisi var ama tiraj derdi yok. Herkesin hayali bu değil mi?

2N: Nemalanmak

Bu gazetecilik formunda gazete çıkarmanın esas amacı birilerinin nemalanıyor olmasıdır. Kimin nemalandığının önemi yok. Yani gazeteymiş, değilmiş, bu işi yönetme ehliyeti varmış, yokmuş dert değil. 5N1 Kayyum gazeteciliğinde önemli olan gazetenin toplumun seçilmiş bireylerine böyle faydalar sunuyor olması.

3N: Nağme Yapmak

Biliyorsunuz nağme yapmanın sözlük anlamı; “Bildiği bir şeyi bilmez görünmek” şeklinde. Bakın bu da bir sanattır. 5N1 Kayyum gazeteciliği nağme yapma sanatının inceliklerini çok iyi bilir. Gazetecilik yapmayı herkes bilir, önemli olan bilmez görünmek, nağme yapmaktır.

4N: Normalleştirme

5N1Kayyum gazeteciliğinin 5 temel amacından biri “normalleştirme.” İyi de “normal ne” derseniz cevabı çok basit:

Var olan iktidarın devamı. O yüzden bu formülde haber yazımının kurallarından biri her türlü derdi normalleştirmek olmalı.

5N: Nalıncı Keseri

5N1Kayyum gazeteciliğinin son N’si de Nalıncı Keserinin N’si. Çünkü bu tarz gazetecilik gündemdeki tüm gelişmeleri Nalıncı Keseri gibi savunan davaya yontmayı gerektirir. Örneğin; dolar mı düştü? İşte bu başarılı ekonomi politikalarının ve istikrarın sonucu. Dolar mı çıktı? İşte bu ülkemiz üzerine oynanan oyunların ve ekonomik darbe girişiminin bir göstergesi.

Seçimle deviremeyenler, dolarla devirecek dikkatli ve sabırlı olun kardeşler, vatandaşlar.

Açık Toplum Vakfı Kurucusu George Soros’a soruyorlar:

'Sizin adınız gezi direnişi sırasında eylemcileri destekleyenler arasında anılmıştı. Neydi o günkü durum?'

Yanıt kısa oluyor:

Vakfın yaptığı aktif olarak protestocuları desteklemek veya tahrik etmek değildi. Ama vakıf bu olayların mağdurlarına hukuki ve tıbbi destek sağladı. İşte bu kadar kısa bir diyalog havuz medyasına “Sosos Gezi’de parmağı olduğunu itiraf etti” diyen mi istersiniz, “Gezi’nin baş aktörü olduğunu itiraf etti” diyen mi ararsınız. Havuz medyasında her gün karşılaştığımız manipülasyon haberle bir örnek olsun diye yukarıdaki Soros örneğini verdim. Yoksa her gün bu tür haberler yapılıyor. Hem de bolca…

Mehmet Barlas ve Etyen Mahçupyan gibi danışman yazarların görevi ise AKP bir şey yaptıktan sonra onu teori haline getirmek.

Kendilerine hangi başlığı verirseniz verin sanki bilimsel bir gerçekmiş gibi AKP lehine teori, kural haline getirebiliyorlar. Kıyak iş doğrusu.

Ha… Bir de bir N (Nasıl yaa), 5 K(Kayyum, küllah, kıllı, kımız, Kürt hakları) gazetecili varmış, onu başka bir yazıda yazarız.

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.

Not: Bu yazım Birgün Gazetesi’nden Ümit Alan’ın yazısından alıntılarla yazıldı. Kendisine teşekkürü bir borç bilirim. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.