Takip Et
  • 4 Mart 2016, Cuma

Evleri camdan olanlar başkalarına taş atmamalı…

Uzun yıllar önce İzmir Kültürpark’ta gittiğim bir meyhane vardı. Her tarafı camdan yapılmıştı. Çatısı, tabanı, duvarları camdı.

Camdan duvarlar neye benzer bilir misiniz? Bir defa, varlığını gözlerinizle göremezsiniz. Adım attığınızda çarparsınız, canınızı acıtırsınız, ancak öyle anlarsınız önünüzde durduğunu. Sizi olduğunuz yerde saymaya mecbur eden bir “güç” vardır ancak kafanıza vurduğunuzda hissedersiniz.

“Otur oturduğun yerde! Bir yere gitmiyorsun!” der. O camdan duvar… Camdan duvar, camdan tavan… Camdan engel. Adını siz koyun. Sizi bastırmak, istek ve arzularınızı törpülemek, hedeflerinizi köreltmek için vardır. İşin acayip tarafı ne biliyor musunuz? Bu görünmez, camdan engelleri başkalarının yarattığını sanırız. Pek akla gelmez ama o duvarları herkes kendi kendine diker önüne…

BAŞKASININ BAŞARISI MORALİNİZ BOZUYOR MU?

Peki “Camdan duvar” var mı, yok mu bunu anlayacağız? Pek kolay. Bir başkasının başarısı moralinizi bozuyor mu? “Neden benim başıma gelmiyor da ona oluyor böyle güzel şeyler” diyor musunuz? Bir başkasına ait başarı haberi, başına gelen iyi olaylar sizin kendinizi tehdit altında hissetmenize sebep oluyor mu? Rahatsız oluyor musunuz? Biri sizi eleştirdiğinde dikenleri çıkarıyor musunuz?

Eleştiri duyduğunuzda çileden çıkıyor, gücünüz varsa sizi eleştireni ortadan kaldırmaya çalışıyor musunuz? Ve onu görmezden geliyor musunuz? Bir işe emek vermeniz icap ettiğinde “Aman ne uğraşacağım şimdi?” diyerek kendinize kısa yol bulmaya çalışıyor musunuz? Hazır yapılmış olana meylediyor musunuz, uğraş zor geliyor mu?

Bir zorlukla karşılaştığınızda hemen pes ediyor, elinizde “başlanıp bitirilememiş” işlerden oluşan bir yığın oluşturuyor musunuz? O zaman önünüzde, arkanızda, sağınızda, solunuzda, başınızın üzerinde görünmez camdan duvarlarla kuşatılmışsınız demektir. Adım atacağınız her an, ayağa kalkıp yürüyeceğiniz, koşacağınız her saniye, sizi geriye oturtan görünmez bir kuvvet var demektir. Hayatınızı korkular yönetiyor demektir.

HERKES SİZİNLE Mİ UĞRAŞIYOR?

Hayatınızı “her şeyi kontrol etme'' arzusu içinde yaşıyor, fakat size bağlı olmayan sektörleri kontrol edemeyeceğinizi içten içe bildiğiniz için, kronik stresle kendinizi yiyorsunuz demektir.

Bir sürü hastalığa kapı açıyor, hayatı kendinize boş yere zehir ediyorsunuz demektir. Olaylara, hayata ve kendinize sağduyulu yaklaşabilme becerisini kaybetmiş, her konuda kendini mağdur hisseden bir duruma düşüyorsunuz. Herkesin işini gücünü bırakıp 'sizinle uğraştığını' düşünen tatsız bir insana dönüşüyorsunuz demektir. Yaşlandıkça daha doyumlu, daha iyi hissedenlerin aksine, acı ve boşluk duygusuyla kendini yoğurmuş, sürekli söylenen insanlara dönüşeceksiniz demektir.

Halbuki… Bir başkasının başarısı size ilham verdiğinde…

Hatta en çok eleştirdiğiniz ama başarılı olmuş insanın bile size ilham verebilecek yönlerinin olduğunu keşfettiğinizde…

Bir eleştiri duyduğunuzda önce dikenleri çıkarmak yerine can kulağıyla dinlediğinizde…

Eleştirinin maksadı sırf çamur atmak, karalamak, gerçekleri çarpıtarak size zarar vermek değilse, eleştiriden ders almak gerektiğini öğrendiğinizde…

Çok çalışmanın ustalıkla tek yol olduğunu anladığınızda…

Hayatta değiştiremeyeceğiniz gerçeklerle ilgili kendi kendinizi yemekten vazgeçtiğinizde… Hiçbir zaman, “Her şeyi kontrol altında tutabilen, her meseleye hakim insan” olamayacağınızı kabullendiğinizde… Hayat gözünüzde daha yaşanılabilir görünmeye başlayacak. Güzel hissedecek, hayatı yaşamaya değer bulacak ve en önemlisi de… İlerleyen yaş, size, yapamadıklarınızla ilgili olarak “keşke” dedirtmeyecek.

Bugünden başlayarak öyle olsun örneğin.

En azından bir denemeye ne dersiniz? Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.

Yazarın notu:

Geçtiğimiz pazartesi oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaşmasında Fenerbahçe 2-0 galipken seyircisi Beşiktaş’ın simge ismi Süleyman Seba’ya koro halinde küfrediyor. Ben bunlara taraftar demiyorum. Bunlar taraftar müsveddesi, insan olamayan zavallı yaratıklar. Eyyamcı babanın eyyamcı ve tiyatrocu oğlu Cüneyt Çakır’ı kınıyorum. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.