Takip Et
  • 13 Ağustos 2021, Cuma

TÜM CANLILAR AĞLIYORDU…

Geçen haftaki yazımın başlığı ‘ Ağaçlar ıslık çalıyordu’ idi. Sonradan düşündüm de ormanda sadece ağaçlar yoktu ki. Tüm canlılar vardı ve onlar feryat ediyordu.

Yakmayın ormanları, yakmayın canları

Doğada çok canlar var nedir günahları

Gelen bir telefonla aldık yangın ihbarı

Her yer yanıyor alevler sarmıştı etrafı

Lensler ellerimizde söndürdük yangını

Bir yandan da geliyordu ağaç sesleri

Düşünün kaçamayan sürüngenleri

Alevlerden kaçan rengarenk kelebekleri

Dizeler Atilla Adsay’a ait. Gerçekten de bitkiler de canlılar gibi olaylardan etkileniyor. Değerli eşim emekli öğretmen Müjgan Altuntaş bahçedeki çiçeklerle zaman zaman konuşur, sohbet eder şaşırırdım. Nedenini şimdi çok daha iyi anlıyorum. Bitkilerin insanlara duyarlılığa sahip olduğu varsayımını

İlk ortaya atan Cleve Backster’a ithafen bu buluş onun adıyla adlandırılmıştır. Backster yalan makinesinin elektrotlarını bitkilere bağlayarak yaptığı ilk deneylerde, makinenin ibresinin insanların heyecan halleri sonrasında çizdiği çizgilere benzer çizgiler çizdiğini saptamıştır. Böylece bitkilerin ağaçların da hislerinin olduğu sevinç, üzüntü, korku vs gibi duyguları hissedebildikleri ve ve tepki verebildikleri, intihar ettikleri saptanmıştır.

Ülkemizi ve ciğerlerimizi yakan yangınları, yanıp kül olan yüzlerce dönüm ormanı, o güzelim ağaçları düşündüm. Onların da bizler gibi acı çektiklerini anlayınca üzüntüm bin kat daha arttı.

Biz yine bitkilerin gizli yaşamı isimli kitaptaki bilgilere dönelim:

1966 yılında Amerika’ nın yalan makinesi uzmanı Cleve Backster güvenlik görevlilerine poligraf kullanımını eğitimini verdiği okulunda, sırf eğlence olsun diye makinenin elektrotlarını kocaman yapraklı tropikal bir bitkinin üzerine yerleştirdi.

Yalan makinesi çeşitli korku, sevinç şaşkınlık gibi durumların elektriksel değişimlerini ölçtüğüne göre , belki bitki de su dökünce seviniyordur, diye alaylı alaylı güldü. Bitkiyi suladığında galvonometre zikzaklar çizerek aşağı doğru indi. Oysa yukarı doğru bir hareket bekliyordu Backster. Yaprağını sıcak kahveye soktuğunda da beklediği tepkiyi görmedi. Sonun da kibriti alıp bitkiyi yakmayı düşündüğünde her şey değişti. Bitki çılgınca galvonemetrenin ibresini tavan yaptırdı.’ Nasil yani?’ dedi kendi kendine, ‘bitki düşünceleri mi mi okudu?’

İnsanlık tarihinin önünde yeni bir dünya açılıyordu artık. Bitkilerin sadece düşüncelerini okumakla kalmayıp, çevrelerindeki her şeyi hissettikleri de çıktı ortaya. Kaynar suya atılan karideslerin ölümlerini, eline iğne battığında duyulan acıyı da hissediyordu bitkiler. Hatta kilometrelerce ötede olunsa bile , yaşanan sevinç ve üzüntüleri de hissediyordu. Bir deney tasarladı.6 yardımcısına aynı gece aynı saatlerde görevler verdi.

Görevlerden biri, gece yarısı gelip labaratuvardaki bitkilerden birini söküp parçalamaktı.

Ertesi gün, o gece bitkiyi parçalayan yardımcı içeri girdiğinde bütün bitkiler çılgın gibi haykırmaya başladı. Galvonemetrenin ibrelerinin tavan yapmasını böyle tanımlıyor Backster. Bu deneyden anlaşıldı ki, bitkiler sadece hissetmiyor aynı zamanda hafızaları da var. Amerika da bazı adli vakalarda bitkilerin şahitliğine başvurulmaya başlandı.

Bitkiler asla yanlış sonuç vermiyordu, çünkü yalan nedir bilmiyorlardı. Bu çalışmalar makale olarak yayınlanmaya başlayınca, bilim insanları konu üzerinde çalışmaya başladı. Sonuçlar akıl almazdı. Koparılmış bir yaprak, kendisine güzel sözler söylenmesi durumunda, normal yapraktan daha uzun süre canlı kalabiliyordu.

İnsanların düşüncelerini okuyabiliyor, kötülük yapanları hafızasına kaydedebiliyor. Aynı zamanda bu bilgileri diğer bitkilerle de paylaşıyor. Kendisine kötü davranılan bitki intihar bile edebiliyor. Yanında ki bitkinin susuz kalması durumunda, kendi suyunu onunla paylaşıyor. Kısacası bilelim ki dünyanın herhangi bir yerinde bir bitkiye kötü davranılırsa bütün bitkiler hissediyor.

‘Kuşlar uçmaz kervan geçmez’ dedikleri zamanlarda bile insanoğlunun belki bu kadar derdi acısı yoktu…

Ne zaman kuşlar uçtu kervanlar geçmeye başladı sanki tüm felaketlerde uykusundan uyandı…

Güne uyanmaya korkuyoruz… Sel, savaş, yangın, deprem, terör, göç, yoksulluk, işsizlik, intihar, katliam, trafik kazaları, virüs yada ekonomik kriz haberleriyle içimiz yanıyor, kararıyor. Ve de karartırılıyor…

Anlıyoruz ki dünyada rahatlık yok… Ve de huzur…

Yazıya yine dizelerle son verelim:

Sizden yaşlıdır belki o yakılan ağaçlar

Duman kaplar her yeri can çekişir hayvanlar

Bir hain ateşle mahvolur tüm ormanlar

Ormanlar yok olursa yağmur yağmaz ülkeme

Kuraklık ve erozyon felakettir millete

Orman ciğeri yurdun, hem cennettir gözlere

Orman yakan hainler layıktır cehenneme

Orman yuvası kuşun, böceğin tüm mahlukun

Yeşil koku, yağmurlar armağanı ormanın

Odun, kağıt mamuller hediyesi ağacın

Ne olur canını yakma ateşle doğanın

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.