Takip Et
  • 13 Kasım 2020, Cuma

AYDA BEBEK

Geçtiğimiz günlerde Kuşadası körfezinde vuku bulan 6.9 şiddetindeki deprem tüm Türkiye’yi hüzne boğmuştu. Tek teselli 91 saat sonra enkazdan çıkarılan Ayda bebek olmuştu. 3 yaşındaki Ayda Gezgin 6.9’luk depremle yıkılan Rızabey apartmanından enkaz altından çıkarılan Ayda bebek tüm Türkiye’yi sevindirmişti.

Minik Ayda’nın tedavisi bitti. Önceki gün babası Uğur Gezgin minik kızını hastaneden çıkardı.

Medyada yayınlanan baba kızın resimlerine saatlerce baktım. Hani bir söz vardır: “Diş çekilirken bir acı çekilir ama yokluğu bir ömür sürer.” Derler ya! resimlere bakarken yüreğim burkuldu, sanki kalbime hançer saplandı.

Ayda bebeğin ayakları çıplak baba kucağında annesi sağ olsa onu çıplak ayaklarıyla çıkarır mıydı diye düşündüm.

Ayda bebeğin enkazdan çıkarılış anında çekilen bu fotoğrafı hem Türkiye hem de Dünya basınında manşetlere çıktı. Sosyal medyada on binlerce paylaşıldı. Milyonlar onun hikayesini konuştu. Devlet ona sahip çıkacağının garantisini verdi.

Ayda’nın çıkar çıkmaz ilk isteği köfte ayran olmuştu. Bu istek tüm Türkiye’yi derinden yaraladı.

Bir köfteci zinciri ona ömür boyu köfte sözü verdi. Eğitim masraflarının karşılanacağı söylendi. Siyasiler, ünlüler, şirketler... Herkes Ayda için ne yapabiliriz sırasına girdi. O artık Türkiye'nin küçük kızı olmuştu.

Hastane odası Türkiye'nin dört bir yanından gönderilen çiçek ve oyuncaklarla doldu. Bakanlar, Belediye Başkanları, Milletvekilleri ziyaretine koştu. Ve Ayda sağ salim taburcu oldu. Ancak Ege Üniversitesi Çocuk hastanesi Cerrahi Servisi’nden taburcu olduğu gün çekilen fotoğraf milyonları bir kez daha derinden etkiledi. Babasının kucağında yalnızdı, ayakları çıplaktı. Ne yazık ki enkaz altında geçirdiği süreden daha kısa zamanda unuttuk onu...

Hastaneden babası Uğur Gezgin'in kucağında üzeri bir ceket ile örtülerek ayrılan Ayda, bir otomobile bindirilerek bir yakınlarının evine götürüldü. Ayda'nın çıplak ayakları ve babasının görüntüsü sosyal medyada herkesin gündemi oldu. Herkes şu görüşte birleşmişti: “Artık onu çok zor bir hayat bekliyordu."

Burada sosyal medyada paylaşılan görüşlerden bazılarını alıntılamak istiyorum: “Ayda ve babası... Ambulansa bindirilirken birbirini ezenler, reklamcı köfteciler, arayıp çok ağladım diyenler, mikrofon kovalayıp enkaz üstü video şov yapan muzaffer edalı bakanlar nerede? Anasız bir çocuk, eşsiz bir baba kaldılar mı baş başa. Hangi eve gidiyorlar acaba!"

"Günlerdir üzerinden prim kazanılan, reklam için her şaklabanlığı yapanlar Ayda'nın hastane çıkış fotoğrafına baksınlar. Annesiz bir hayat onu bekliyor maalesef."

"Ayda! Şov bitti ve gerçek hayata başladılar. Babası eşsiz, kendisi annesiz kaldı Ayda!"

Deprem tabi ki büyük dramların yaşandığı bir doğal afet. Böylesi zamanlarda bütün gündem maddelerimiz ikinci plana düşüyor. İlk şaşkınlığımız geçtikten sonra bir anda ve hep birlikte "insan olduğumuzu" hissediyoruz.

Bir insani sıcaklık ve empati benliğimizi sarıyor. Depremin üzerinden bir haftadan fazla süre geçti.

Ülkenin dört bir yanından yardım heyecanı, "katkıda bulunma“ çabası dinmiyor. Siyasi rakipler, komşu ülkeler, dünyevi hesaplar, hemen hepsi erteleniyor. Maalesef bu iklimin hep böyle devam edemeyeceğini biliyoruz. İnsan tuhaf yaratık. Acılar, felaketler yaşandığında sezinleyerek hayata geçirdiği insani duruşu uzun müddet koruyamıyor, unutuyor.

Egemize geçmiş olsun. Bu depremden tüm ülke olarak, bir kez daha büyük uyarı aldık. Uyarılar küçük şiddetlerde olarak devamda ediyor.

Kamu kaynaklarına öncelik sırası tespit edilirken, bu konu her şeyin önüne konulmalı.

Binaların yapılacağı yerlerden kentsel dönüşümlere kadar "Doğru’nun” ne olduğunu herkes biliyor. Sorumlu yurttaş bilinci ve bilimsel esaslardan ödün vermeyen kamusal denetim vazgeçilmezimiz olmak durumunda

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.