Takip Et
  • 4 Şubat 2022, Cuma

KURTULUŞ TARIMDA…

Önümde iki fotoğraf var. Baktıkça üzülüyorum, üzüldükçe tekrar tekrar bakıyorum. Kısır döngüye girdi beynim sanki…

Biri yıllardır atanamayan ve intihar eden Mustafa'nın fotoğrafı diğeri bir ailenin atanma haberini alıp sevinç hıçkırıklarına boğulması… Genç adamın kucağında 4-5 aylık bir bebek var, o da anne ve babasına bakarak ağlamaya başlamış. Her ilçe’ de, her il’de lise açar gibi üniversite açsanız ne fayda… Mezunlarına iş bulamadıktan sonra.

Büyük ümitlerle gidilen üniversitelerden mezun olan gençler ise işsizlikten kırılıyor.

İzmir Büyük Belediye Başkanı Tunç Soyer, geçen hafta çok ilginç bilgiler verdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tam 181221 üniversite mezunu genç iş için başvurmuş. Bunlardan 11120’ si yüksek lisans mezunu, 658’i ise doktoralı kişilermiş.

Bir yanda işsiz üniversite mezunu gençler, diğer yanda yaş ortalaması 50'nin üzerinde ve sayıları yavaş yavaş azalan çiftçiler.

Son günlerde pek çok ürünün fiyatı arttı ama kahve fiyatları katlandı. Geçen yıl uluslararası piyasalarda 1600 - 1800 dolar olan kahverengi tonu bu yıl 5 bin dolar.

Türkiye'de ise hem dünya fiyatları, hem de dolar kurundaki yükselişle kahvenin maliyeti altı - yedi kat arttı. 100 gram kahve şu sıralarda 9-10 liraya satılıyor.

Kahve fiyatlarındaki artışta pandemi, iklim krizi gibi çok önemli etkenler var. Benzerleri Ege tarımı ve Türkiye'de de yaşanıyor.

Dünyanın en büyük kahve üreticisi Brezilya'da gençler artık çiftçilik yapmak istemediğinden üretim düşüyor. Çiftçi sayısı azaldıkça üretim düşüyor, fiyatlar artıyor.

Benzer sıkıntılar Aydın ve Ege Bölgesi ve Türkiye'de de var. Nitekim büyük gıda ve süt firmaları da genç çiftçi sıkıntısına dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir tarım için genç çiftçinin önemini vurgulayan firmalar; ‘özellikle son yıllarda tarım sektöründe yaş ortalaması yükseliyor. Araştırmalar, üreticilerin yarıdan fazlasının 50 yaşın üzerinde olduğunu gösteriyor. Sektörün yenilenmesi teknolojinin süreçlere daha fazla dahil edilmesi, farklı görüş açıları ile zenginleşmesi için genç üreticilere ihtiyaç var.

Bu bilgiler bana gençler terk ettiği için topu topu 20 hanenin kaldığı bir dağ köyünde ettiğim sohbeti hatırlattı. Yaşları 80' lerde olan iki ihtiyar çiftçi zeytinlerini artık toplayamadıklarını çocuklarının çiftçilik yapmak istemedikleri için ürünlerinin elde kaldığını söylemişlerdi. Yüksek okul bitiren gençler, ‘Bu kadar okuduk, şimdi zeytin mi toplayacağız?’ diyorlarmış.

Doğruyu söylemek gerekirse, tarım zor bir sektör. En başta hava koşulları gibi dış etmenler çok fazla.

Mahsul iyi olacak diye beklerken aniden bastıran sıcaklarla kavrulan çiçekler, dolu, fırtına, donla yok olan ürünler, zirai hastalıkların kırıp geçirdiği tarlalar gibi pek çok etken var çiftçinin kaderini belirleyen…

Sadece yokluk değil, bazen bolluk da çiftçiliği kırıyor. Mahsulün çok olduğu yıllarda fiyatların aşırı düşerek maliyeti bile kurtaramaz hale gelmesi de çiftçinin en büyük kabuslarında biri.

Bütün bu sıkıntılar önlerini göremeden yaşamak istemeyen gençleri İlk fırsatta köyden kaçırıyor.

Ya okuyup meslek sahibi olmak ya da bir fabrikada, işyerinde çalışıp düzenli maaş almak asıl hedef haline geliyor. Ancak bu eğitimler pandemi ve iklim krizinde önemi çok daha iyi anlaşılan tarımın geleceğini tehdit ediyor.

Öncelikle ata tohumlarını terk ettik. Zirai ilaçları bilinçsiz kullandık. Sığır ithal ederek, mercimek, nohut, fasulye, patates ithal ederek ithalatı yüksek bir ülke olduk. Neticede kendi kendine yeten bir ülke iken samanı dahi ithal eden bir ülke olduk.

Halbuki yeni teknolojiler ve bilinçli çiftçilikle iklim, zirai hastalıklar gibi olumsuzluklardan korunmak mümkün.

Gençleri çiftçiliğe teşvik için çeşitli projeler var. Ama çok daha fazla, çok daha cazip olmalı. Belki Büyükşehir Belediye’lerine başvuran gençlerin bir kısmını çiftçiliğe kazandıracak pilot projeler düşünebilir.

Çiftçiliğe genç bir ruh katılmak zorunda. Yoksa bugünün gençleri, çocukları ileride aç kalacak.

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.