Takip Et
  • 1 Mayıs 2020, Cuma

HAYAT ARTIK EVE SIĞMIYOR!

Ağaç görmüş yakmışlar

Kanat görmüş kırmışlar

Şimdi de düşmüşler insan izine

Nerde çocuk yaşlı insan

Nerde ışık vurmuşlar…

Yukarıda ki dizeler değerli ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil’in… Dünya korona virüs adı verilen bir salgın hastalıkla boğuşmakta ve uğraşmakta evet evde kalalım aramızdaki sosyal mesafeye dikkat edelim tamam hiçbir itirazım yok, olamazda. Ama 20 yaş altı ve 65 yaş üstü kişiler midir bunun sorumlusu? 20 yaş üstü ve 65 yaş altı dokunulmaz mıdır? Onların korunma zırhı vardır üstlerinde?

Televizyonlarda görüyoruz, gazetelerde okuyoruz her yerdeler ne bir sosyal mesafe aralığı ne de maske. Maske demişken devletimiz ABD, İngiltere , İspanya ve İtalya gibi 54 ülkeye maske ve çeşitli malzemeler gönderirken biz vatandaşlarına halen bir maske dahi temin edemedi.

Ben 74 yaşında, eşim ise 67 yaşındayız. 50 gündür evdeyiz şimdiye kadar bir kişi kapımızı dahi çalmadı.

Ben böyle yazınca yanlış anlaşılıyorum, benim basın kartım var dışarı çıkabilirim. Çocuklarım var bize yardımcı olabilir ama ya onlar olmasaydı , ne olurdu düşünmek dahi istemiyorum.

47 yılı aşkın bir süredir dostum ve arkadaşım olan sevgili Hamdi Türkmen’in dediği gibi :”65 yaş üstü, virüsten değil; ev hapsinden ölecek!”

Sıkıldım…

Bıktım…

Tırlatmak üzereyim…

Ben benim gibi, 65 ve üzerinde yaş almışlar ile, torunlarım Mercan Mavi ve Biricik Neva gibi 20 yaş altı gençler, çocuklar için bir şeyler yapmalı, yapılmalıdır.

Çok ciddiyim. Espri, şaka yapmıyorum. Covid-19 salgını yaygınlaşmaya başladığı sürecin başından beri; benim tam 50 gün oldu. Tam 7 milyon 550 bin küsur kişi, evde hapis yatıyoruz. Buna bir de 20 yaş altındakiler eklendi. Tam 25 milyon 561 bin küsur genç ve çocuk… Yapın hesabı; 33 milyon 112 bin 547 kişi demir parmaklıklar arkasında değil ama pencere-kapı arkasında “suçsuz mahkumlarız!!!”

Sokağa çıkamıyoruz… Deniz kıyısına inemiyoruz… Parka çıkıp soluklanamıyoruz… Ormana, kırlara gidip yürüyüşler yapamıyoruz…

Maske takıp, bir buçuk- iki metre uzaklıktan bir arkadaşımızla buluşup, yine aradaki mesafeyi koruma koşuluyla karşılıklı oturamıyoruz. İki çift laf edemiyoruz.Çarşıya, pazara, kasaba, manava gidemiyoruz. Arabamıza binip tek başına da olsa bir-iki dolanamıyoruz.

“Evde kal kardeşim evde kal…” Nereye kadar efendiler? Ne zamana kadar?”

“Yasağı tümden kaldıralım” demiyorum ama, böyle de devam etmemeli.

Covid-19 ile mücadele eden tek ülke biz değiliz. Bütün dünya bu ölümcül virüs belasıyla baş etmeye çalışıyor. Ve yine dünyanın hiçbir ülkesinde, şehrinde böyle bir yasak yok!

Almanya’ya bakın, sadece 2 kişi arasında 1,5 metreden fazla yaklaşmama yasağı var.

Fransa ve İtalya’da herkese sokağa çıkma yasağı var ama yaş ayrımı olmaksızın herkes günde 2 saat dışarı çıkabiliyor. Sorum şu; sadece 65 yaş üstü ve 20 yaş altı mı ölüyor? Hayır!

Ülkemizde neredeyse tam tersi, en çok ölüm 45-60 yaş arasında.

Bunu ben uydurmuyorum, koronadan ölenlerin istatistiği böyle…

Bu gün çoğu insan güneş bile görmeyen evlerde yaşıyor bu ülkede…

Ve günlerdir güneş yüzü görmeden herhangi bir suç işlemedikleri halde hapis bu insanlar…

Tamam; ölmesinler deniliyor. Risk grubu sayılıyor. Kronik bir rahatsızlıkları; kalp, tansiyon,şeker,böbrek,akciğer,karaciğer rahatsızlıklarından müzdaripler, vücut dirençleri düşük gruba giriyorlar.

Hepsi doğru…Amaaaaaa… Belki koronadan değil ama. Hareketsizliğin neden olduğu hastalıklardan ölecekler…

 

Ya da delirecekler!! Yani… 65 yaş üzeri 20 yaş olanlara soruyorlar: “Kırk satır mı- kırk katır mı?”

Geçenlerde birisi yazmış: “Annem Alzheimer hastası 2 gün daha yürümezse yürümeyi unutacak ve hareketsizlikten ölecek.”

Bir diğeri yazmış: “Babam her gün 5 km yürüyordu şimdi 40 gündür evde sağlığını kaybetti “ diye…

Bu yasak kararı da belli ki her zaman olduğu gibi ayrıntıları, eksileri- artıları düşünülmeden verilmiş bir karar.

Çocuklar içinde durum vahim; onların gelişmek için harekete ve güneşe ihtiyaçları var.

8 yaşındaki torunlarımın son günlerde huyları değişti. Günde en az bir kere parkta koşturan ayrıca bisiklet, skuteri ile dolaşan, koşup oynayan torunlarım, okulların kapandığı günden beri evde (!) hapis…

Kısacası bu yasak; 65likler ve 20 yaş altı için “dışarıda değil, evde öl” kararıdır. Saymakla bitmeyecek kadar başka faktörlerde var.

Bunlarda biri; anne baba ayrı çocuk hafta sonları anne ya da babaya gidiyor. Şimdi nasıl gidecek? Vb..

Bakın bizi kronik hastalığı olanlar diye hapsediyorlar peki 50 yaşında kalp hastası yok mu? 40 yaşında şeker hastası, 36 yaşında kanser tedavisi görmüş, 45 yaşında böbrek hastası yok mu? Vatandaşı 65 üstü veya 20 yaş altı diye ikiye bölmek haksızlıktır.

Bakanlar kurulu bugün-yarın 65 yaş ve20 yaş için bir çare üzerinde çalışıyor diyeceksiniz.

Doğru…

Ama deniyor ki, haftanın 7 günü evde kal, Pazar günleri iki saat denetimli sokağa çık hava al!. Yetmez beyler!

Biz kürek mahkumu muyuz? Adamların bile her gün birkaç saat “havalandırma” adı altında cezaevlerinin bahçesine çıkma hakkı var.

Haftada bir gün o da iki saatle bu iş olmaz… Her gün 2 saat; o da 14:00 ile 16:00 arası sokağa çıkabilmeliyiz. Bizim 68 kuşağı olduğumuzu unutmayın… Şiarımız verilmez alınır… Hakkımızı söke söke alırız…

Biz böyle yetiştik, böyle bir dünya görüşü ile neleri atlatmadık ki?

Bu günlere de bu anlayışla geldik…

Yetti gariii!!

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.