Üretme tüket, kazanma kazandır?
26 Ekim 2016, ÇarşambaTweet |
Ülkemiz üretim noktasında sayısal çoğunluğa ulaşmış olabilir. Ancak bu sayısal çoğunluğun aynı derecede toplumsal mutluluğu artırdığını söyleyemeyiz.
1 dönüm tarladan daha çok ürün alıyoruz ama tohum ve üretim kalitesi sağlıksız.
100 dükkânda üretileni 1 fabrikada üretiyoruz ama kimse kazanmıyor? Pardon halk kazanmıyor.
Ekonomik değişim ve dönüşümde de aslında FETÖ Terör Örgütü'nün parmağı var diyebiliriz. Çünkü onlar Amerikancıydı Amerika da zaten kapitalist yani 2002 -2017 yılları arsında ciddi bir ekonomik ve üretim açmazı ve çıkmazına doğru ilerliyoruz. Allah’tan FETÖ Terör Örgütü ortaya çıktı, inşallah bundan sonra hızla ‘ Milli Ekonomi’ modeline geçeriz diye umut ediyorum.
Köylümüze verilen destek modeli neredeyse ‘üretmeden kazanayım’ noktasına getirmiştir. Bazı bölgelerde çiftçiler, ‘Bu yıl don olsa ağaçlar meyve tutmasa da sigortadan paramı alsam’ der hale gelmiştir. Birçok köyde çalışan kalmamıştır. Başlıca sebeplerinden biri sosyal yardımlara bağlanmaktadır. Aynen dul erkeklerin, ‘Kadınlara maaş bağlanınca evlenecek kadın bulamıyoruz’ tepkisinde ki örnek gibi..
BEŞ YIL SONRA USTA BULAMAYACAĞIZ
Şimdi gelelim sanayiye yani küçük sanayiye. Burada da ciddi sorunlar var ama kimsenin buranın sorunlarıyla ilgilenme ve çözüm üretme gibi bir derdi de yok. Elbette yıllardır devam eden ve ‘Esnaf Şuralarında’ alınan kararlar var ama buna rağmen özellikle sanatkârlar perişan ve yok olmaya devam ediyorlar.
8 Kasım’da Ankara’da Esnaf Şurası var. İnşallah burada Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere çok güzel müjdeler verir. İnanıyorum ki özelikle 'mesleki eğitim' ile ilgili önemli kararlar çıkacaktır, çıkması lazım, yoksa 5 yıl sonra bırakın ustayı, montaj elamanı ithal edeceğiz, mesele o kadar ciddi.
Bakmayın sesleri çıkmadığına, devlete ve millete olan saygısındandır. Küçük çaplı çalışan sanatkârlarımız perişan durumdadır. Devletimizin sosyal yardım yaptığı vatandaşlar kadar da kötü durumda olanları çok sayıdadır ama onlar hiç alışmamış ‘Bana bakın’ demeye.
SGK ve Maliye bu konuda aslında yeterli bilgi ve alan hâkimiyeti olması gereken 2 kurum olmasına rağmen hala bu sorunu üstlerine anlatmaktan ve aktarmaktan acizdir. Sona yaklaşılan borçların yapılandırılması sırasında bunu çok iyi gördük. Hala esnaf ve sanatkâra holding sahibi muamelesi devam ediyor. Oysa yaptıkları o uygulamalarla esnaf ve sanatkârı çökertiyorlar, farkında bile değiller.
BEDELİ AĞIR OLACAK
Bugün çocuklarımızı Üniversitede okutmak için yüzbinler harcıyoruz ama hala iş garantili mesleki eğitim merkezi boş ise burada sorun sadece devlette değil elbette yani arz talep meselesinde halkımız sınıfta kalıyor. Halkımızın kaygıları var ve haklılar, çünkü üreten değil tüketen değerli bu ülkede. Bireysel yetenekleriyle kazanmak yerine ‘asgari ücret olsun masa başı iş olsun’ diyen başkalarına kazandıran bir bakış hakim olmuştur.
Bugün sanayide birçok profesöre mesleki ders verecek ustamız, rezil hüsran hayat yaşamaktadır. İşte bunun bedelini yarınlarda çok ödeyeceğiz. AB’ye uyum adı altında çıkarılan ve alfabede harf kalmayan onlarca yükle boğduğunuz sanatkârlar hala devlet ve milletinin hizmetindedir. Onlar hiçbir zaman devlet ve milletine zarar veremezler. Lütfen siz de onlara zarar vermekten vazgeçin. Maliye ve SGK, esnaf ve sanatkârlar için yeni limitler ve prensipler belirlesin. Örneğin 1-3 işçi çalıştıran sanatkârların SGK primlerinin en az % 50'si devletten olsun. Vergi alınmasın. Yapılandırmalarda borçları ödeyemeyenler için kesin çözüm üretilsin…
Üretmeden tüketen hiçbir toplum kalkınamaz, kazanmadan, kazandıran hiçbir toplum mutlu olamaz.