Ekmek kavgası
13 Şubat 2015, CumaTweet |
Geçtiğimiz Çarşamba yazdığım yazıdan sonra önce Aydın Fırıncılar Odası Başkanımız Kemal AKDAĞ aradı ve öfkeyle verdi veriştirdi. Akabinde Nazilli Fırıncılar Odası Başkanımız Reşat OFLİOĞLU aradı o da benzer bir tepkiyle eleştirdiler, hatta eleştiriden de öteye gittiler ,ama olsun onlar benim büyüklerim ve bizi Aydın Esnaf Odaları Birliği yönetimine seçtiler. Elbette bize tepkilerini gösterecekler ki biz de ona göre bir duruş sergileyelim.
20 yıldır haksız rekabetin, kayıt dışılığın, para kazanamamanın, büyük firmalara yem olmanın acısını yaşamış bir kardeşleri olarak benim yazımda baktığım bakış açısından bakmamış olmaları normaldir. Yazdığım yazının ses getirmesi ve tepki görmesi bile gündemde önemli bir yer tuttuğunu gösterir. Yazıda benim hatam şu olabilir, biraz daha meseleyi açmam gerekirmiş yani o konuda zaten uzun yazdığımdan dolayı eleştiri alıyorum. Benim "nasıl olsa benim fikrimi zikrimi bilenler detaylara takılmazlar" diye düşünmemden olmuş olabilir. Mevlana'nın güzel bir sözü vardır. "Sen neyi ne kadar bilirsen bil karşındakinin anladığı kadar biliyorsundur" diyor ya şimdi benim karşımdakinin anladığıyla hareket etmem gerekiyor.
Ben 1999 yılından beri Esnaf Odaları içinde görev yapan bir kardeşiniz olarak çok iyi bilirim ki 16 yılın belki de 10 yılını "ucuz" ekmek satanlarla mücadele etmiştir Aydın Fırıncılar Odamız. İşyerime yakın olan fırından da bilirim ki bazı fırınların neredeyse her yıl sahibi değişir. Yine ben biliyorum ki 16 yılın yarısında yaşanan bu saçma ucuz fiyat politikasından dolayı birçok dürüst fırın sahibimiz sermayesini yemiş bitirmiştir. İşte bu sorunları yaşayan başkanlarımın bu durumunu bildiğim için eleştirilerine normal sayarım. Elbette ekmek deyince sadece fırıncımızı da etkilemiyor. Binlerce bakkalımız da sorun yaşıyor. Yine biliyorum ki bir bakkalın 100 ekmek satıp kazanacağı 10 liranın ne kadar kıymetli olduğunu…
Esnaf ve Sanatkarlarımızın çektiği sıkıntıları bizzat yaşayarak kamuoyuna taşıyan bir kardeşiniz olarak fırıncılarımız ve bakkallarımızın sorununu bilmediğimi hatta birilerinin eteğinden tuttuğumu söylemek her ne kadar beni kırsa da asla küskünlük ve alınganlık göstermem, çünkü yazımda anlatmaya çalıştığım sorunun çözüme kavuşmasıydı. Ve bu konuda yazımın içeriğindeki her cümleyi tekrarlayarak diyorum ki "Sorunun çözümü için önce taraflar doğruyu görüp, doğru davranmalı". Ben yazımda hala daha anlayamadığımız bazı konulara anlatmak ve dikkat çekmekti. Bu yazıdan sonra gündemde daha iyi yer bulacağına inandığım bu ekmek konusunda önceki yazımın yayınlandığı gün Nazilli'de açılışı yapılan Halk Ekmek haberini lütfen okuyunuz.
Şimdi tarafların bir araya gelme ve mantıklı kararlar ve uygulamalar yapma zamanıdır. Bir Başkanım diyor ki " Yahu Büyükşehir bize randevu bile veriyor". Peki randevu bile alamadığımız bir kurumla kavga ile sonuç almamız mümkün mü? Halkın menfaatine olan ucuz ekmeğe tepki verenler olarak gündeme gelmek bize ne kazandırır? Eğer tepki ve karşılıklı tartışmamızda iyi bir noktaya gidemez isek, bu konuda Belediye kapasiteyi artırıyorum derse, biz daha çok kaybetmez miyiz?
Benim önerim herkesin sorumlu davranması ve karşılıklı sorunların çözümü için ön çalışma yapılmasıdır. Aklın yolu birdir. Eğer bizler bu akıl yolunu seçmez isek kavga ile bir yere varmamız mümkün değildir. Ben inanıyorum ki başta Hükümetimiz ve yerel iktidarlar esnaf ve sanatkarlarla ilgili yeni bir bakış ve düzenleme yapmak zorundadırlar.
Devlet ve devlet destekli kurum ve firmalarla bizlerin rekabet etmesi mümkün değildir. Bu konuda yazılmış onlarca yazım ve açıklamam var. Ekmeğin maliyeti 70 kuruş ise elbette fırıncı bunu 50 kuruşa satamaz. Devlet destekli kurum ve kuruluşlar satabilir ve hiçbir zaman batmazlar. İşte bu noktada bizler ne yapmalıyız? Neler yapabiliriz? Bu soruların cevabını bulmalıyız varsın birbirimize bağırıp çağıralım. Bunun çok önemi yok. Yeter ki sonuç olsun. Bir de ikiyüzlülük olmasın. Ben hala bakkalımdan alışverişimi sürdürüyorum ve ekmeğimi de odamızın satış fiyatından tüketiyorum.
Yaşadığımız bu vb sorunların aşılacağını inandığım için hala heyecanla yazıp çiziyorum. Benim kötü talihimden biri söylediğimde çok eleştiri alırım, bir süre sonra "Haklıymışsın" derler, ben güler geçerim.
İnşallah yakın bir dönemde bu konularda çok olumlu gelişmeler olur ve binlerce esnaf ve sanatkarımız rahat eder. Bunların rahat olmaları için ben rahatsız olmayı tercih etmişim. İzleyeceğimiz yol açıktır. Herkesle iyi geçinerek ve dersimizi çalışıp, haklı ve kabul edilebilir bir noktada uzlaşı sağlamaktır. "Kimse ben şuyum, ben buyum" diyerek meseleyi tehdit ve şantaja götürmemeli ve en az hasarla süreci lehimize çevirmektir. Ama karşılıklı sevgi, saygı ve sınırları aşmadan yapmak gerekir.
Not: Ben Aydın Esnaf Odaları Birliği Başkanlığı adına yazı yazmıyorum. Bunlar benim görüşümdür. AYESOB Yönetim Kurulu üyesi olarak görev ve sorumluluklarımı da biliyorum.