Tefeciler..
13 Kasım 2013, ÇarşambaTweet |
Tefecilik şekil mi değiştirdi?
Merhum Erbakan sağ olsaydı siyasette daha çok yeni deyim ve sözler duyardık, ama artık o yok. Belki merhum Muhsin Yazıcıoğlu sağ olsaydı, ondan da yeni söz ve tepkiler duyardık, ama o da yok. Peki, onlar yoksa yerine başkaları gelmedi mi? Elbette geldi, ama 'her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır' sözü sanırım burada daha büyük anlam kazanıyor.
1999 kriziyle dip yapan esnaf ve sanatkarlarımız 2001 kriziyle tamamen çıkmaza girmişlerdi. Akabinde yeni bir umut diyerek, AK Parti hükümetini desteklediler ve hala bu desteklerini sürdürüyorlardı, ama geldiğimiz noktada sanki umutları kırılmış boyunları bükülmüş, öksüz evlat durumuna düştükleri gün gibi ortadadır.
2002'nin ekonomik doğruları ile bugünün doğruları aynı değildir. 2001 yılına kadar yüksek enflasyon ve değişken bir ekonomik yapı vardı. Yani devlete olan borcunu ödememek avantajdı, devlete olan borçlar af veya yapılandırma çıktığında ödenebiliyordu, ama gelin görün ki hükümetimiz hala geldiği günkü doğruları doğru kabul edip esnaf ve sanatkarların durumunu görmezden gelmeye ve bir nevi İnsan hak ve hürriyetlerine, toplum ahlak ve ananalerine karşı esnaf ve sanatkara eziyor, ezdiriyor.
SGK ve Maliye'ye olan borçlardan dolayı borçlulara yapılanlar sanırım insan hakları sözleşmesine aykırıdır. İnsan hakları sözleşmesine aykırı değilse bile, Allah’ın emir ve yasaklarına uygun değildir. Eskiden bankalara ulaşamayan veya oradan kredi temini yapamayan esnaf ve sanatkarlardan bazıları 'tefeci' diye tabir edilen şahıslardan işlerini görürlerdi, ama bugün şartlar değişti, yani yine SGK ve Maliye'ye borçlu olanlar artık bırakın krediyi, banka hesaplarını bile kullanamaz hale geldi.
Bankalardan işini göremeyen ve yaşamın içinde aylık zorunlu giderleri 2002 yılına göre % 300 artan bu esnaf ve sanatkarlar ne yapacak?
- Evine ekmek mi götürmeyecek?
- Çocuklarının ihtiyaçlarını mı görmeyecek?
- İşyerini kapatacak mı?
- Kapatırsa ne yapacak?
İşte yukarıdaki başlıklardan yola çıktığımızda orta ve büyük boylara yem edilen esnaf ve sanatkarlar artık çaresizliğin içinde feryat ediyorlar, ama ne duyan ne de anlayan var.
Diğer taraftan kayıtdışılık ve haksız rekabet almış başını gitmiş, imalat sanayinde artık eleman yok, herkes kendi namı hesabına ve merdiven altı imalata başlamışlar ve kayıtdışılık bir sektör haline gelmiştir ve onlar hayatından memnundur. Sanayideki sorunlar 1 – 3 arası işçi çalıştıranlar bakımından artık cehenneme dönmüştür.
Yaşanan bunca sorun ve olumsuzluğu yıllardır yazıp çizmemize rağmen iktidarı bir kenara bıraktık, muhalefetinde bir alternatif ortaya koyamamış olması bizlerin umutsuzluğunu daha da artıran bir durumdur. Bugün siyasette ve iş dünyasında başarılı olmuş insanları bizim yerimize koysanız, açlıktan ölürler. Çünkü burada insanlık dışı muamelerle ancak bizler başa çıkabiliriz.
Vakit geçti, ama yaranın acil müdahaleye ihtiyacı vardır. Öyle tepeden bakıp e-haciz, araba ve mallara el koyma ile bu sorunlar çözülmez. Artık sorunlar patlamak üzere, hükümetimiz bu sorunlara acilen bir çözüm ve kolaylaştırıcı bir çözüm ortaya koymak zorundadır. Esnaf ve sanatkarların ödemediği para yoktur, ödeyemediği paralar vardır. Ekonomide geldiğimiz duruma baktığımızda özetle, Bankalar ve Devlet kurumları 90'lı yıllardaki tefecilerin yaptıklarından farksız bir görüntü çiziyor. Bu görüntü böyle olmamalı..
Bizimde yaşam hakkımız var ve olmalı….