Gelişen ekonomik sistemde insanlar neden mutsuz?
27 Şubat 2013, ÇarşambaTweet |
Yıllardır dünyaya şekil veren meselenin başlıca göstergesi kabul edilen ülkelerin milli gelirindeki oranla ilgilidir. Meselenin temeline baktığımızda bunun içinde İslam ve Türk tarihi ile çok alakalı bir mesele olmadığını görürüz yani aslında ülkelerin milli gelirleri bir bakıma dünyanın belirli merkezlerinden yönetiliyor anlamı daha manalı geliyor halkımıza ki esası da sanırım böyledir.
Özellikle son 20 yıldır ülkemizde kontrolsüz ve acımasız bir para kazanma ve yönetme hırsı bir çok insanımızı adeta çıldırtmıştır. "Paranın dini imanı yoktur” sözünü haklı çıkarırcasına herkes ısrarla kapital düzenin oyuncağı olmaya devam ediyoruz.
Ekonomik yönetim şeklinde hiçbir zaman dar gelirliye yardımdan öte dar gelirliye şans vermeye göremeyeceksiniz. Ola ki her türlü sorunu aşarsanız ki eğer o sektörde bir büyüğü veya mevcut düzeni zarar verir duruma gelmişseniz Allah korusun her an “ bir hata veya kazaya kurban gidebilirsiniz” bunu ciddi söylüyorum çünkü yatırım yaptığı sektörde kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımayan bir modeli benimsemişseniz sonucun böyle olması da anormal değildir.
Çevrenize şöyle bir bakın kimse ne işinden nede şartlarından memnun ve sürekli herkes daha çok daha fazla kazanç ve lüks hayata kavuşma hayaliyle yaşıyor. Kimse hayatın içindeki birçok sorunu ancak başına geldiğinde anlayabilecek kadar daldırmış yaşamın içinde oysa hayatta sağlık yoksa paranın ne anlamı var? Çok kazanıyorsun ancak aile ve yakın çevrenle diyaloğun yok ise paranın ne anlamı var? Elbette herkesin bakışına göre değişir ama baştan dedik ya “mevcut düzen İslam’a ve Türk kültür ve tarihine ters” diye işte bundan dolayıdır ki her gün daha vahşileşen bu düzenin içinde mutlu olmak neredeyse imkansız elbette mutlu olanlar olabilir bunlar ya mutlu azınlık yada düzene aykırı davranmayan ve kabullenenler için geçerlidir.
Borçlanma ve bireylerin mevcut sahip oldukları gelirin uzun vadeli elinden alınmasına temel olarak dayanan bu sistem başta belki bazılarımıza mutlu etti ev, araba aldık veya yeniledik veya ikinci üçüncüyü aldık ama değişmeyen tek şey ne kadar malın varsa ve ne kadar paran varsa yinede beş kuruşsuzsun. Herkes borçlu ve herkes çaresiz bu sitemin bir parçası olmak durumunda ama nereye kadar?
Sistem içinde ve siteme uyarsan ve bundan mutlu olursan elbette hiçbir sorun yok. Ama biraz düşünürde yarına dair bazı endişeler duyarsan çok rahat yaşama şansın var diyemeyiz. Neden bu kadar karamsarsın? Demeyin sakın ben karamsarlığı sevmem ama son yıllarda Dindar, Laik, Antilaik, Sağcı solcu ve tüm Irkları aynı derecede yiyip bitiren süreci yaşarken hiçbir zaman “ biz kimiz neyin peşindeyiz ve neden biz bu haldeyiz” sorusunu soracak durumda değiliz. Yani bizlere o soruyu sormaya fırsat bile vermiyorlar çünkü hepimiz ortalama 5 yıldan fazla borçluyuz ve hepimizin ortak derdi ve sorunu var peki bu sorunu kim yarattı? Biz mi? Bizim adımıza karar verenler mi? Yoksa dünyayı yöneten yönlendirenler mi? Hangimiz genelin dışında düşünebiliyor ve kendi inanç ve kültürümüze uygun olan ile olmayana ayırabiliyoruz? İş o kadar kontrolden çıkıyor ki yakında Allah korusun belkide bizlere bu sürece daha iyi monte etmek için bazıları inancımıza ve görüşlerimize göre düzenin ne kadar doğru olduğunu anlatmaya çalışacaklar aman inanmayın. Bu düzen bize uymir!