Bizi kimler dövmedi ki! Belki böyle mutluyuz!
31 Mayıs 2017, ÇarşambaTweet |
Çocuktuk, ailemiz dedi ki şu veya bu gerekçeyle ‘Seni okutamayacağız, çıraklığa vereceğiz’ tamam deyip 'Bismillah' diyerek başladık çalışmaya, yaş 12…
Elbette sadece ben değilim, tüm çıraklıktan yetişmişler böyledir hatta daha erken çalışmaya başlayanlar bize kalfa ağzı yaparlardı.
Bizzat tanığı olduğum ve bir fiil 38 yıllık deneyim ve tecrübeden anladım ki esnaf ve sanatkârı övenler, aslında istisnalar hariç, sevdiğinden değil, menfaati olduğundan övüyor.
Ülkemizde esnaf ve sanatkârın sırtından geçinmeyen yok ama kişisel ve sektörel hak ve menfaatler söz konusu olduğunda asla ve asla aynı şekilde bakılmıyor ve o zaman ‘Amannnn, hiç okumayanlarla okuyanlar bir olur mu’ diyerek milli gelire kazandırdığımız paralar, yine bizi aşağılayıp hiçbir üretim yapmayanlara yarıyor.
Yıl olmuş 2017... Hala biz, kendimizi ve sorunlarımızı çözmekle mükellef olanlara bile inandıramamış ve onların yalan dolanlarına inanarak, hala 'Padişahım çok yaşa' diyerek yaşamaya devam ediyoruz. Hani moda bir söz var ya ‘Ver mehteri!’
Akıl kullanılmaz ve hedef ve planlar olmaz ise yarınlara dair hedefe değil, bize verilenlere razı oluruz ve oluyoruz. Elbette meselede 1. derecede suçlu bizleriz. Ondan sonra yukarıya doğru gidiyor ve asla bu sistem değişmiyor, çünkü sorgulayan yok. Ne yaptın? Ne yapacaksın? Hani şunu demiştin? Buna karşı ne yaptın, gibi bir soru yok ve hal böyle olunca herkes günün anlam ve önemine göre veriyor mehteri..
Belki diyebilirsiniz, ‘Yahu sen başkansın sen şikâyet değil, çözüm üreteceksin?’ Doğru bir soru ama şöyle cevap verebilirim. Hani Mevlana’nın bir sözü var ya ‘Sen neyi ne kadar bilirsen bil, karşındakinin anladığı kadar biliyorsun’ diye belki bu soruya cevap olmuştur.
İyi niyet ve insanlara hizmet 1. önceliği olan esnaf ve sanatkârlar son yıllarda iyiden iyiye dip yaptı. Siyasetçiler, odalar, birlikler, federasyonlar, konfederasyonlar, müşteriler, yakın dostlar! Velhasıl herkes, özellikle sanatkârın derdine çare bulamaz duruma düşmüş ve sorunların çözümü bir yana, nereden başlanacağı bile henüz belli değil. Tabii ki burada son yıllarda ülkemizde yaşanan olayların etkisi vardır ve herkes kendini koruma ve makamı sahip çıkmayı 1. öncelik yapmış olabilir ama eğer biz ister isek 1 günde Türkiye’de değiştiremeyeceğimiz hiçbir şey yoktur. Yakın örnek 15 Temmuz darbe girişimine bakın en çok mücadele edenler kimler? Şehit olanlar kimler diye görüsünüz ki çalışan meslek sahibi insanlar en öndedir.
Yine bu yazımdan bir şeyler çıkarmaya çalışan olursa ‘Esnaf ve sanatkâr için ne yapmalıyız’ diye sorun. Hiçbir şekilde yazılarımda kişiler ve şahsi menfaatlere yer yoktur. Tamamen genel bir bakışla bazen kendimi bile haşat edebilirim. Ben öleceğimi, üzerimdeki vebali, yarınlarda sektörlerde çalışanların hakları yenilirse sonun kötü olacağını biliyorum ve Allah sorduğunda ‘Dediydim, yazdıydım’ diyebileyim diye bunları not ediyorum.
Son yıllarda sanayiye sadece ustalık gerektiren şirketlere yaptırılamayan işler için gelen dostlarımız var. Bazen gelirler basit bir iştir onun için yaparken, hata kaza olur ve bunun ceremesi bize aittir ve asla o riski paylaşmazlar ve bir daha işi düşünceye kadar gelmezler. Ama bize her yerde methiyeler düzerler. Çünkü biz onların hamalı, hizmetçisi ve bedava işini görenleriz. Ama mesele para olursa asla biz akıllarına gelmeyiz. Demem odur ki bazen bir angarya iş için yola çıkarsınız yolda bir kaza geçirirsiniz o angaryanın size maliyeti binlerce lira olur. O riske giren usta o kişiye 'Ne verirsen ver' der ise çıkarır 5 lira 'Şefte et' der.
Bu örnekler çok. Elbette bizde hata var. Ama bizim iyi niyetimizi ve hakkımızı daha fazla yemeyin, biraz bize saygı ve bizim de bir aile geçindirdiğimizi unutmayın.
Hakkımızı yiyen her kimler ise iki cihanda iki elim yakasındadır.