Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütüyüz...
21 Ocak 2015, ÇarşambaTweet |
Lonca ve Ahilik temelinden gelen Esnaf odaları ülkemizin en büyük kamu kurum niteliğinde sivil toplum örgütüdür. Günümüzde büyüklük elbette öncelikle "Para" ile ölçülür hale gelmiştir oysa bizim teşkilatlarda öncelik "İnsan"dır. "İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın" felsefe ve düsturunu da benimsemişlerdir.
Örgütlenme biçiminde geçmişten gelen teşkilatlarımız elbette süreç içinde "sayısal" ve her il ilçe hatta beldelerde örgütlenmiş ciddi bir kurum yapısına sahibiz biz. Nerede bir iş ve sorunun varsa orada size yardımcı olacak yön verecek bir teşkilat mensubu bulmanız mümkündür.
Ülkemize hizmet veren partilerin örgütlerinden bile daha güçlü olan yapımızın gücünü ne kadar kullanabiliyoruz? Ne kadar kullanmasını istiyoruz sorusunu sorunca burada da çokça sorunların olduğunu görüyoruz.
Kendi sektör ve meslek dalınca sayısı 50 kişi bile olsa "örgütlenmeyi" teşvik etmemiş gerektiği halde geçtiğimiz 15 yıldır odalarımızla ilgili çok gereksiz tartışmalar ve tanımlar yapılmaktadır. Geçtiğimiz dönemde bakanlık yapan bir bakanımız " iki kasa bir de masa oldu mu al sana bir oda" ifadesi kullanmıştı ve bunu o dönem yazıyla cevap vermiştim. Geldiğimiz noktada birçok " Federasyon ve Birlik Başkanları" da bu sürece destek olmaktadırlar.
Efendim " Odalarımız güçlü olsun" elbette odalarımız güçlü olsan ama bu güç sayısal çoğunluk ve para bazında olmamalıdır. Geldiğimiz noktaya gelirken özellikle eski TESK Başkanımız Derviş GÜNDAY son döneminde hükümetle ters düşerek hükümetinde o tersliğe şaşı bakarak çıkardığı kanun maalesef sorunlarımızın çözümümün de derdimize derman olmuyor. Özellikle 2014 yılında Meclis üyelikleri ve Milletvekili adayı olabilmeleri için istifa zorunluluğu ise tam bir komedidir.
Bir dönem " Odalar saltanat yerleri" provanda sına sebep olan Türkiye'de sayısı onlarla ifade edilen rakamlarda oda başkanlarıydı. Oysa bizim sayımız 3110 civarındadır. bu şu anlama geliyor. Her oda başkanının Edirne'den Kars'a, Hakkari'den Karadeniz'e güvenli bir şekilde ulaşabileceği Başkan demektir. Elbette başta söylediğim gibi bu yapıyı değiştirmek hatta bir nevi düzelteceğiz diyerek " çökertecek" adımlar atılıyor.
Unutulmaması gerekir ki halen daha bu 3100 odanın temsil ettiği 2 milyondan fazla esnaf ve sanatkarlarımızın büyük çoğunluğu çıraklıktan gelmedir yani buda demek oluyor ki bunlara devlet eğitim için bir kuruş para harcamamış, aksine sürekli onlardan nemalanmıştır. Bu kesim zaten kendini " Doğal Devlet temsilcisi" kabul etmiş bunu sorun etmezler ancak; devlette temsilde aynı derecede yer bulamamaktadırlar. Yani temsilde esnaf ve sanatkara yer kalmamıştır. Şu an esnaf ve sanatkarı savunanın kendisi esnaf ve sanatkar olan kimse yoktur. Ama lafa gelince " hepsinin ya babası ya dedesi" esnaf ve sanatkardır, bizleri de böyle avutuyorlar.
Ülkemizde 10 milyonluk bir aile olduğumuzu ve devlete olan bağlılığımız herkes biliyor. Bizden devlete ve millete zarar gelmez. Ama devlet ve millet esnaf ve sanatkarına sahip çıkmadığı için ülkemizde her geçen gün borç yükü ve işsizlik üst seviyelere çıkmıştır. Üniversiteye bitiren milyonlarca genç işsiz iken çıraklığa (Mesleki Eğitime) giden çocuklarımız daha çıraklığı başladığı hafta para kazanmaya başlıyor. Oysa bizleri devletimiz desteklese her iş yeri bir eğitim yuvası olarak görülseydi bugün ülkemizde el becerisi kazanan milyonlarca ustamız olurdu. Bizim değerimiz ve kıymetimiz anlaşıldığı gün ülkemizin ve insanımızın da değer ve kıymetinin artığını göreceksiniz? Ha şunu belirteyim biz yok olursak her şey yok olur demeyiz. Biz her şart ve ortamda devlet ve millet için ölürüz. Son olarak hepimiz mi düzgün? Bu kadar karmaşa ve saçmalığın içinde elbette içimizde çürükler vardır. Yeter ki bize destek verilsin biz kendi içimizdeki çürüklerden başlarız önce.. Kimin ne kadar parası vardır? Kim siyasetçilerle yakaladığı gücü kullanır? Kim haklı kim güçlü? Bunlar yeniden sorgulanmalı ve eğer teşkilat yapımızda bir değişim ve dönüşüm olacak ise oldu bittiye getirilmeden Ülkemize faydalı olacak bir model üzerinde çalışılmalıdır ama bu asla Oda, Birlik, Federasyon ve Konfederasyonun bilgisi dışında olmamalıdır. Biz her halükarda ülkemizin en büyük kamu kurum niteliğinde sivil toplum örgütüyüz. Varsın paramız olmasın...