Bu yıl neler olmalı?
3 Ocak 2018, ÇarşambaTweet |
İnsanlığın belki de yüzlerce yıldır beklentisidir yanlış olduğunu düşündüğünün değişmesi ama doğru bilinen yanlışları değiştirmek bir o kadar da zordur.
Muhalefetteyken eleştirdiğini iktidar olduğunda yapmak uygulamak zordur. Belki de değişmeyen doğru bildiğimiz yanlışlar bu yüzden değişmez.
Her zaman güç ve iktidarın yanında olanlar vardır. Bunlar için güç ve iktidarın yanında olmak her türlü yolu mubah saymak, siyahı, beyaz diye satmaktır.
Bunlar o kadar etkili ve yetkili makamlara gelirler ki onlara kimse ‘ sen yaramaz adamsın’ bile diyemez çünkü güç sahibidirler. Ve en vahimi güç ve iktidarı da her zaman aynı şekilde güçlü ve vazgeçilmez olduklarına inandırmışlardır. Bunlar önemli tüm alanlarda örgütlüdürler. Siyasette, Kamuda, sermaye ve devlet yönetiminin önemli yerlerinde taban ve tavan tarafından vazgeçilmez kabul edilmektedirler.
İşte yukarıda saydığım temel konularda yaşanan olumsuzluklar ve ekonomik ve siyasetin dip yaptığı 2000 li yılların başında bir umut doğmuş sorunları çözeceğine inandığı için teşkilatlarını bile tamamlamadan halkımız Ak Partiyi iktidar yapmış idi.
İktidara geldiği günden itibaren muhalafet ve toplumun bazı kesimleri ve devlet içindeki bazı güçlü kurumlar çok ayak direttiler. Ve 2010 yılına kadar neredeyse bu güçlerle mücadele etmek durumunda kaldı hükümetler ve o dönemde devlet yönetimi ve paralel devlet örgütlenmesi diye netleşen Fetö örgütü ortaya çıktı ki hala daha mücadele devam ediyor.
İşte yukarıda saydığımız meseleler cemaatler içinde geçerliydi onlarda ‘ güç ve İktidar’ zehirlenmesi yaşadılar ve sonunda iyi niyetle katkı ve destek olan binlerce insanın başını yediler. Elbette yine tavan çöktü diyemeyiz. Olan yine saflara oldu dememiz yerindedir. Cemaat içinde güç ve iktidar olan güçlüler bir nevi kılıfı bulmuş sağa sola dağılmışlar ama cemaatin gücünden bir yerlere gelirim diyerek makam ve mevki derdinde olanlar yok olup gitmişlerdir.
Son dönemde sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan parti içinde ki yapılanmayı değiştiriyor. Belki o da sistemin kendini de içine aldığını fark etti ama değiştirmek hiçte kolay değil.
Hani İsmet İnönü’nün ‘ bu ülkede namuslular, namussuzlar kadar cesur olmalıdır’ sözü var ya inanın doğru ve anlatmaya çalıştığım meseleyi tamda özetliyor diyebilirim.
Siyasette, kamuda, ticarette, sanatta velhasıl her alanda güçlü olması gerekenler dürüst, onurlu, çalışkan insanlar olması gerekir iken baktığımızda siyasette budanmışlar, diğer alanlarda yok edilmişler ve ortada sistem ve düzene uyan ‘ çalışma çalışıp başına belamı alacaksın’ mantığının hâkim olduğu ve herkesin sayın cumhurbaşkanımızda medet umar hale geldiğini görüyoruz. Bu geldiğimiz noktada en büyük eksiklik ve engelimizdir.
Aydın siyaseti belki de bu anlamda doğru bir yapılanma içindedir. Yine önümüzdeki seçimde Aydında ciddi bir yarış olacaktır ve yine 3 parti etkili durumdadır. Sadece bir fark İyi parti kuruldu baktığımızda sanki Aydında ilk üç içinde yer alacak görüntüsü var.
Yeni başladığımız bu yıl içinde Yargıda, Orduda, fikir özgürlüğünde ve muhalefete olan ihtiyaç ve saygı konusunda değişimler ve dönüşümler olmalıdır. Diğer taraftan doğru, dürüst olan moda olmalı yamuk ve yanlış insanlar köşe başlarında yer bulmamalıdır.
Çapı ve seviyesi düşük insanları güvenmek, öne çıkarmak hele birde yetkilendirmek ciddi bir hata ve yanlıştır. Özellikle Aydın gibi 4 partinin etkin olduğu yerlerde ‘ muhalefete söverek veya yok sayarak oy artırmak’ mümkün değildir. İl başkanımız Ahmet Ertürk ve Efeler ilçe Başkanımız Çağatay Gülaştı bu konulara iyi bilen ve sorunların nasıl çözüleceğini de bilenlerdir. Bu değerli arkadaşlara güç vermek destek olmak Aydın ve Aydın halkı yararınadır. Muhalefeti düşman görmeyen, yerelin kazanması için muhalefet ile işbirliği yapabilecek kadar da olgun insanlardır. Destek olmak be onlara zarar verecek zararlılardan korumak farzdır.
Önceki cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün eleştirilerine karşı yapılan tepkiler halkı korkuya sürüklemektedir. Bir ülkenin Cumhurbaşkanlığı yapmış birinin görüşlerini beyan etmesinde bir sorun yok ve bu eleştiriler kasıtlı olmadıkça tepkinin dozunu artırmak kamu ve halkımızı endişelendirmektedir. Dolayısıyla herkes görüşünü beyan etmekte hür olmalıdır.
Diğer taraftan toplum içinde 2002 den bu yana bir türlü cumhurbaşkanımızın gündemine giremeyen Esnaf ve Sanatkârlar ile ilgili ciddi kalıcı ve net çözümler ortaya konmalıdır. Özellikle sanatkârlar perişan durumdadır ve bunu dert eden kimse kalmamıştır. Demem odur ki sanatkârlar 200 yılından iyi durumda değildir. Ama nedense Ankara’ya bu böyle ulaşmamaktadır.
Elbette 2018 yılında ve bundan sonraki yıllarda mevcut sorunları çözsek bile yeni sorunlar çıkacak ve onları çözmekle uğraşacağız ama yazımda dikkat çekmeye çalıştığım partisi, görüşü, ırkına bakmaksızın İnsan olanlara değer ve görev vermeliyiz ki yarınlarda daha etkili ve aklı kullanan bir toplum olabilelim.
Allah Vatan ve Milletimiz için hayırlı olanları nasip etsin. Bilemiyoruz bazen şer gördüğümüz şeylerden hayırlar çıkmakta bazen hayırlı gördüklerimizden şer çıkmaktadır.
Sağlıklı mutlu bir yıl dilerim.