Eğitemiyoruz, öğretemiyoruz, öğrenmiyoruz..!
29 Haziran 2016, ÇarşambaTweet |
Eğitim konusunda maşallah hiçbirimizi eksiği yok; hepimiz her şeyi biliyoruz! Böyle başlayınca ne eğitiyoruz, ne öğretiyoruz aslında ne istediğimizi bilmiyoruz, özetle ‘bilmediğimizi bilmiyoruz.'
Eğitimin önemini vurgulamak için Milli Eğitim demişiz. Belki en güzel tanım ve anlamdır bu, ama neredeyse 100 yıllık tarihimizde eğitimde kalıcı, sürekli ve devamlılık gerektiren konularda ortak bir algı ve yönetim oluşturamamışız.
Solcu geldiğinde, sağcıyı ezecek. Sağcı geldiğinde, solcuyu ezecek! Bu kısır döngü dahada derinleşmiş aynı partiden olan her bakana göre yeni ve köklü değişiklik anlamında yeni ama oturmayan yeni düzenlemeler getirecek bir süre sonra yeni bir bakan geldiğinde sil baştan bir daha süreci yeniliyoruz. Bu aynı belediyelerimizin tarih boyunca alt yapıyı kalıcı bir program ve projeyle bitiremeyişi ile aynıdır. O gelir kazar, bu gelir kazar, 30 yılda 20 yıl topraklı yollarda gezeriz.
2002 yılında iktidar olan AK Parti'den ekonomi ve eğitim konusunda çok üst düzey beklentiler vardı. Elbette laiklik eşittir türban algısı önemli bir gündemdi, ama her şey başörtüsüyle çözülmedi elbette. AK Parti hükümetimiz değişik verilerle eğitimde yaptığı yatırımlar ve dersliklerle övünebilir haklıdır da ama insan yetiştirme ve eğitimde kalıcı bir altyapı ve başarısından söz edilemez.
Devlet okullarını gözden mi çıkardı?
Geçtiğimiz yıl dershaneleri kapatıyorum diyerek herkes ‘ oh be dersane parasından kurtuluyoruz’ algısına kapıldı oysa akabinde birçoğu merdiven altı diyebileceğimiz okullar türedi ve bu okullarda okutabilmek için aileler binlerce lira ödedi ve ilginçtir ihtiyaç sahibi olup olmadığı bakılmaksızın devlet 3 bin lira gibi destekler verdi. Yani aslında dersanelere giden para miktarı azalmadı ve artı ama ilginç olan bir şeyler oldu?
Başarılı liselere darbe?
Örnek kendi oğlumdan; oğlum 3 yıl SBS sınavına girdi yanlış hatırlamıyorsam son SBS sonucunda il genelinde ilk 300'deydi. Son sınavında 3 yanlış ile 491 puan almasına rağmen dönemin resim ve teknoloji tasarım öğretmeninin takıntıları nedeniyle okula başarı puanından dolayı 16 puanı silinmişti, buna rağmen il genelinde en yüksek puanla öğrenci alan 2. okul Süleyman Demirel Anadolu Lisesi'ni kazandı. Okul gayet iyi başladı, ama son seneye geldiğimizde müdür değişti, dedk ki hadi olsun arkasından müdür yardımcıları değişecek oldu bu kez biz aileler olarak en az 1 müdür yardımcısı kalsın istedik bunu her kuruma ilettik, ama sonuç her iki müdür yardımcısı gitti. Yeni gelen arkadaşlar belki çok iyidirler çünkü birer kez görebildik daha göremedik, ama biliyorum ki çocuklarımız olumsuz etkilendi ve elbette sorumluluk alan ve başarılı olmak için çok emek harcayan öğretmenlerimizde var, ama sanırım onları da neden çalıştın diye sorguluyoruzdur.
Son sınıf öğrencilerin ve kurs veren öğretmenlerin rahat bir ortamda çalışabileceği bir ortam istedik, ama ne aileler ne de okul idaresi bu konuda çok samimi olmadı ve herkes dönem gereği farklı işlerle meşgul oldular. Çocukların bir bölümünü özel okullar aldı. Bizim çocuklar ve biz dedik ki ‘ bu çocuklar zeki çocuklar, devlet yetiştirdi, başarıları da devletimizin olsun’ Sonuç olarak ilk 300'de teslim ettiğimiz yaklaşık 130 çocuğumuzun okuldan diploma alan sayısı 47 öğrenci oldu ve bu arada bir gün yapılan nakillerde çok düşük puanlı öğrencilerin okullara yerleştiğini de duyduk.
Oğlumun ilk 5 yıl öğretmenliğini yapan değerli öğretmenim Nigar Yılmaz çocuklarımız her sınava gireceğinde bir şekilde ulaşarak başarı diledi. Diğer taraftan görevden alınan müdür yardımcıları ve müdürleri her defasında arayıp ‘ oğlum sen başarırsın başarılar dilerim’ dedi, ama nedense daha iyi olsun diye göreve gelenleri ortalarda göremedik ve hatta hiçbir zaman çocuklarımızla bir toplantı, isteklendirme gibi bir çalışma göremedik. Velhasıl aslında başarılı liseler de tarih oldu diyebiliriz.
Her türlü olumsuzluğa rağmen hiç özel ders almadan, öğretmenlerimiz ve oğlumun çalışmasıyla YGS ve LYS sınavlarını tamamladık. Oğlumun yaptığı soru sayıları ve sonuç çok sürpriz olmaz ise istediği hedefe yetecek gibi görünüyor, ama bunda değişen okul yönetiminin artı bir katkısı olmasını çok isterdim. Keşke dershanelere vereceğimiz paraların yarısını alsalardı okul klimalarla serinletilseydi ve daha iyi çalışma ortamları olsaydı ama bunu ne yönetim ne de aileler olarak bizler başaramadık.
İlk 300'de okula teslim ettiğimiz çocuklarımız sonuçlar açıklandığında daha da netleşecek ne demek istediğim büyük ihtimalle özel okullar daha iyi denilecek, oysa bizim çocuklarımız öğrenci olmalı oysa özel okullarda artık çocuklarımız müşteri. Bir de YGS ve LYS sınavında başarı oranı çok düşmesin diye basit soru ve gizlenen radar gibi tuzak sorularla eğitimde istediğimiz yere ulaşmamız mümkün değildir.
Biz mevcut dönemde bir yere gelebilmek için her türlü taklayı atalım adamın adamı olmak için yarışalım peki o zaman nasıl hak eden hak ettiği yerde olacak?
Rahmetli Vali Yazıcıoğlu’nun ders gibi sözüyle bitirmek istiyorum ‘ Adam bilmediğini bilmiyor, bilmediğini bilmeyene ne öğreteceksin be kardeşim’
Biz millet olarak milli bir eğitim anlayışına algılayamamışız. Sağı da aynı solu da aynı biz şapkayı önümüze koyacağız ortak karar ve kurallarda hemfikir olacağız. Bu şekilde devam edersek ne hocamız hoca olur, ne de mesleki eğitim olur. Biz ne istediğini bilmeyen, verimsiz, yarış atı gibi yaşayıp, hayatı Şans oyunalrında arayan gençler yetiştiririz ve asla Ahlaklı bir nesilden söz edemeyiz mesele o kadar ciddi…
Ramazan Bayramımız mübarek olsun.