Takip Et
  • 26 Nisan 2017, Çarşamba

Devlet ve Millet olmak…

Devlet ve Millet olmanın daha doğrusu olabilmenin temel kuralları vardır ve olmazsa olmazları vardır.

Anayasa ve Yasalar zaman zaman değişebilir. Eğer değişikliklerde vatan ve milletin menfaati yoksa bu değişim doğru değildir. Eğer değişimde gerçekten devletimiz buna mecbur ise ve bunu halk bilmiyor ise en son yaşadığımız referandum gibi tartışmaları bitiremeyiz. Eğer son referandum seçim havasında değil de, ülkemiz ve milletimiz için bu anayasa ve yönetim değişikliğine neden ihtiyaç var? Olursa ne olur? Olmazsa ne olur? Soruları üzerine bir çalışma yapılsaydı bu referandum, %80 den fazla oy oranıyla geçerdi.

Referandum sonrası referandum öncesindeki pozitif olan CHP’nin tutum ve davranışları bizleri yine şaşırtmadı. Ne zaman "İşte olması gereken bu, eğer CHP böyle devam ederse memlekette siyaset ve siyasetçiler saha çok çalışır, daha az hata yapar" diyoruz akabinde 2016 Haziran seçimleri öncesi hayranlıkla takip ettiğimiz ve sonrasındaki seçimden sonra CHP sözcüsü olan Selin Sayek BÖKE de bize hayal kırıklığına uğratmıştır. Parti sözcüsü olunca açıklamalarında neredeyse ekran karşısında bizleri dövecekmiş gibi davranması yarınlarda yine oy ve hayal kırıklığı yaşatacağı kesindir.

Bu referandumun neticesi bir seçim sonucu gibi değerlendirmez. Bunu yapan yarınlarda şoke olur bunu yaşamamak için kullanılan dil, söylem ve eylemler önemlidir.

Daha önce yazdığım gibi Ak Parti ilk kez bu kadar hataları üst üste yapıyor ve sanırım en kısa sürede yapılan hatların nedenleri ve çözümleri konusunda bir şeyler yapacaktır. Ak Parti sanırım batı illerinin kendine düşman gibi gördüğü algısında yanıldığını batı illerinde ve sahillerde kaybetmesinin sebeplerini anlamış olmalı ki önümüzdeki süreçte sayın başbakan bununla ilgili değişiklikler olabilir dedi.

 

Esnaf ve Sanatkârlarla ilgili bir şeyler yapmalıyız!

Siyasi partilerimiz eğer, "Türkiye’de daha çok oy nasıl alınır? Kime ne yaparsam kazanırım?" sorularını sorar ve bu konuda gerekli güveni sağlarsa inanıyorum sayıları 2 milyon olan ve etkilediği kesim en az 10 milyon olan esnaf ve sanatkârların sorunlarına köklü çözümler önermeli ve bunu yapabileceğini ikna etmelidir.

2002 yılından beri sürekli pansumanla idare edilen esnaf ve sanatkârların sorunları artık çözüme kavuşmalıdır. Aksi halde yara, kangrene dönüşüyor ve ölen esnaf ve sanatkarların aileleri bile sürünmeye devam ediyor.

Nereden başlamalılar diyecek olur isek öncelikle esnaf ve sanatkarların devlete olan borçlarından kurtulması gerekiyor. Yeniden yapılandırmanın adı akıllarda ‘ yeniden başlama’ olarak algılanması gerekecek bir içeriğe sahip olmalı ve mutlaka borçlardan kurtulmalıyız. Diğer taraftan Kaçak ve Kayıtdışı, haksız rekabet, ihale kanununda değişikler yapılarak kurum ve kuruluşların kapılarındaki çantalı şirketleri aradan çıkarmak ve inşaatlarda ruhsat aşamasına geldiğinde evde iş yapan esnaf ve sanatkârların faturası istenmeli eğer evin işlerini kayıtlı birini yaptıramadığını ispat edemez ise ruhsat verilmemesi gerekmektedir. Daha çok önerilerimiz var ama önce bu meseleye ciddi yaklaşan siyasetçilerimizi görmek istiyoruz.

Devlet ve Millet olmak kolay bir iş değildir. Devlet devletliğini, millet milletliğini bilecek, işte bunu sağlayacak devletin kanun ve kurallarıdır. Bu noktada da en büyük sorumlu; seçip iş başına getirdiğimiz siyasetçilerimizdir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.