Takip Et
  • 3 Temmuz 2019, Çarşamba

Çile Çekmek Türklerin Kaderidir!

Hemen baştan belirteyim ortak adımızdır Türk. Kendini Türk kabul etmeyenler var ise buna bir diyeceğim elbette olamaz.

İnsanlık tarihi hep acı keder dolu olaylarla geçmiştir. Hangi tarihte yaşanmış bir olay veya sorun var ise insan gibi davrandığı için hep bedel ödeyen Türk milletidir.

Farklı ülkelerden ülkemize gelmiş kendini Türk kabul edenler de bize dahil olmuş sadece Türk gibi yaşadığı için onlar da bedel ödemeye peşin kabul etmiş demektir.

Biz millet olarak kaba kuvvetle insanlara vuran kıran bir yapıya sahip değiliz aksine en üst seviyede sabırla tüm insanlığa ve insanlara insan gibi davrandığımız için sürekli bedel ödeyen toplum olduğumuz açıkça ortadadır.

Elbette darda/zorda olan insanlara kapımızı açmak, onlara yardımcı olmak bizim dini ve milli değerlerimizdendir. Ancak; burada bir ölçü bir kural ve duruş olmalıdır.

Yakın tarihe baktığımızda Irak’tan, Suriye’den, Afganistan, vb daha bir çok ülkeden ülkemize insanlarımız gelmiştir ve hala gelmeye devam etmektedir.

Batılı devletler bu konuda sözde insan ve insan hakları savunucuları asla ülkelerine bu insanları kabul etmiyorlar ve bize diyorlar ki "Sakın siz sınırdan bize mülteci göndermeyin biz size yardım edelim." İyi güzel de bu insanları yurtlarından, yuvalarından göç ettiren sizsiniz? Ya bunu yapmayın ya da o insanları ülkenize alın.

Diğer bir çelişki şudur tarih boyunca ‘ cavır, dinsiz vs’ gördüğümüz batılı devletlere rahat yaşamak gitmeye çalışan milyonlarca Müslüman var ne kadar acı değil mi?

Ülkemizde yaşanan ekonomik sorunun parçalarından biri ülkemizde sayıları tam olarak bilinmemekle birlikte 5 milyon civarında yabancının yaşıyor olmasıdır. Bunların Yunanistan nüfusunun yarısı kadar olduğunu düşünür isek hiçte azımsanacak bir sorun değildir.

Büyük İsrail devletini kurmak için yola çıkan batılı devletler, İsrail ve abisi ABD’nin tutumuna baktığımızda bize gelen misafirler geri dönmeyecek gibi görünüyor. Önce Irak, sonra Suriye sınırımız boyunca oluşturulan sözde Kürt bölgesi aslında bir nevi İsrail’e alt yapı oluşturuluyor demektir.

İşte bunca olaylar olurken elbette şeytan boş durmuyor plan ve projeleri yürümesi için hayali senaryolarla ülkeler işgal ediliyor, insanlar öldürülüyor, kadınlar tecavüze uğrar, kalanlar ise umutsuzluğa bırakılıyor ve doğal olarak o insanlar o ülkeye ve yönetimine saygı duymaz ve bu insanlar doğal olarak daha rahat yaşayacağı bir ülke arar nitekim bize gelenlerde onun için gelmişlerdir.

Ülkemizin gerçek sahipleri tarih boyunca bu topraklarda rahat yaşamamıştır. Neredeyse her nesil ömrünün üçte ikisini devlet ve milleti için harcamıştır. Hal böyleyken kendi öz vatandaşı perişan iken dışardan gelenlerin keyifli ve bedava yaşamasına izin verilmemelidir.

Elbette evlerinden yuvalarından olmuş komşularımızı sokakta bırakamaz idik ancak bu 3-6 ay bir yıl değil ki kaç yıldır buradalar ve kaç yıl daha devam edecek?

Burada acil bir eylem planı yapılmalı uluslararasına net çağrılar yapılmalı ve derhal ülkelerine terk etmek durumunda kalanların terk etme gerekçeleri ortadan kalkmalı ve herkes kendi evine dönmelidir. Eğer uluslararası devletler çözüm üretmez ise Avrupa’ya geçmek isteyenlere kapılar açılmalıdır. Ömrümün yarısı krizlerle, kalan kısmı da ne yapalım komşular aç mı kalsın denilerek aynı bizim atalar dedeler gibi ah ile vah ile ömürler bitiyor.

İnsan olmak elbette önemli bir özellik ama insan olmak eşit ve adil yaşam ve paylaşımla daha güzeldir. Dünya devletlerine yönetenler bir aile gibi hareket ediyor belki de bir çok ülkenin canı da bunda yanıyor.

Türk sözünden rahatsız olanlar ve Türkleri düşman olarak görenlerin hepsi Türk milletinin gölgesine ihtiyacı vardır.

Yazımın sorundan tekrar edeyim ben Müslüman Türk olduğum için bedeller ödedim ve ödemeye devam ediyorum ama benim bedel öderken yanımda olmayanın zor gününde benden destek beklemesine üzülüyorum.

Bir gün dünya Türkiye ve Türk milletine hayran kalacaktır. Yeter ki biz kendimize gelelim.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.