Takip Et
  • 22 Mayıs 2013, Çarşamba

İş güvenliği, işçi sağlığı ve sanayideki gerçek?

Geçtiğimiz aylarda 6331 sayılı ‘İş sağlığı ve güvenliği kanunu’ yürürlüğe girdi. Konuyla ilgili onlarca toplantı ve tartışmalar yapılıyor. Elbette olması gereken bir kanun, çünkü insanın güvenliği ve sağlığı önemli. Yani olmazsa olmaz bir kanun, ancak gelin görün ki anlayış hiç de öyle değil. Meseleye en fazla 9 işçi çalıştıran küçük sanayicinin tarafından bakınca, karmaşa ortaya çıkıyor. Diyeceksiniz ki efendim orta ve büyük işletmelerde yük daha ağır ve onların işi daha zor? Doğrudur istenilen şartlar ve maliyetler bakımından, orta ve büyük boy işletmelerde yük daha fazla gibi görünür, ancak ülkemizdeki ekonomik sistem tamamen orta ve büyük boy işletmeleri koruduğu için bizim tabanda canımız çıkar kimse de duymaz.

Dünya ekonomik modelini kimse değiştiremiyor. Ak da gelse kara da gelse sonuç değişmiyor. Ezenler ve ezilenler hep aynı. Düzenin kurbanı olan ise hep güçsüzler, yani adı küçük olanlardır. Küçük sanayideki sorun ve olumsuzlukları görmezden gelerek “Ölen ölsün kalan sağlar bize yeter” anlayışı bir nevi tutmuş gibi görünüyor. Buna kılıf olarak bir de iş edindirme komedisi halen devam etmektedir. Yani devlet anayasadaki “Küçük esnafı korur ve destekleyici tedbir alır” emrini de yerine getirmiş olur. Fakat bu sadece işin reklam kısmıdır. Son yıllarda geçici dönem işe alınanlar işsizliği azaltmıştır, ama bu sadece kağıt üzerindedir. Zaten çalışma şart ve koşulları da çok sağlıklı değildir. İşte tam bu dönemde AB uyum sürecine uyumlu 6331 sayılı İş sağlığı ve güvenliği kanunu çıkarıldı. Ama küçük esnaf ve sanatkarlar için sorun nasıl çözülecek, halen belli değil. Aslında istenen belli. Eksikler ve risk analiz raporu, eğitim ve saire. Ortalama 2 bin lira harcadık mı sorun yok, ama bu parayı verecek sanatkar neredeyse yok. Çünkü bu insanlar ekmek derdinde ve günde en az 12 saat çalışarak sadece karınlarını doyurmaya uğraşıyorlar.

Kamu kurumundan emekli olmuş, ömrü boyunca günde ortalama mesaisi, sanayideki marangozla kıyaslandığında, neredeyse günde 1 saate denk gelir ama, emekli olurken 80 bin lira ikramiye almış ve 2 bin 250 lira aylığa bağlanmış. Sanayiye baktığımızda ise ömrü boyunca ortalamama 12 saatten fazla çalışmış, dini bayramlar hariç hiç tatil yüzü görmemiş sanatkarları, bugün emekli etseniz borçları 10 yıl sonra bitmez. Alacağı maaş da 800- 900 civarında olur. Devlet bizi patron görüyor ya; Bu nasıl patronluk? Bu olsa olsa züğürt ağalıktır.

Bu bahsettiğimiz kesimdeki arkadaşların % 95’i ömrü boyunca sağlıktan hiç yararlanamamıştır. Çünkü borçlulardır ve hastane bakmaz bunlara. Tatil yüzü görmezler, dinlenme nedir bilmezler, ama devlet dolaylı ve dolaysız sırtından sopayı hiç eksik etmez. Ne olur bir an önce çıkan kanunda belirtilen ve yönetmeliği olmayan 1-9 arası işçi çalıştıranı, devlet destekler hükmünün nasıl uygulanacağını açıklayın. Çünkü zaten sanayide eleman yok ya da esnaf 1 eleman ile çalışıyor. Onlar da işini kaybetmesin, çünkü 1 sigortalı işçi yoksa bu kanun orada uygulanmıyor. Dolayısıyla zaten % 70 olan kayıtdışılık, küçük sanayilerde tavan yapacak. Bizim sağlığımızı düşünüyorsanız öncelikle çalışma şartlarımızı ve para kazanmamıza engel olan engelleri kaldırarak başlayın.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.