Takip Et
  • 11 Haziran 2014, Çarşamba

Sahili olan illerimiz neden kaybediyor?

Antalya, Muğla, Aydın, İzmir, Balıkesir ve Çanakkale bu illerimizin siyasette hep kaybettiği söylenir ve konuşulur. Özellikle siyaset tarafından da bazılarına göre kendi kalesi, bazılarına göre de “ne yaparsan yap kararları değişmez” noktasına gelmiştir bu şehirlerde. Oysa aslında bu şehirlerde yaşayan insanlarımızın ortak özellikleri “ Soran Sorgulayan” olması olmalıdır, ancak tabana indiğimizde işler hiçte öyle olmadığı genelde “tutucu, slogancı ve adama göre bir siyaset” anlayışı vardır.

Yani demem odur ki, doğudaki “Ağalık” sisteminin değişik versiyonu bu bölgede hakimdir. Güçlü olan veya siyaseten etkili olanın yanında olma hastalığı vardır. Oysa genel olarak baktığımız da Hükümet'in yanlışlarından dolayı ona oy vermediklerini düşünürüz, ama aslında hiçte öyle değildir. Kendi adamı ve kendi siyaset algısının iş başında olmasını istemektedir. Oysa hizmet ve hizmeti ehliyle yapacaklara alınan bir tavır değildir.

Bunları anlatmamın sebebi şuydu; Geçtiğimiz Pazar günü Türkiye Ağaç İşleri Federasyonu seçimi vardı. Mevcut Başkan 21 yıldır o koltukta görev yapıyor ve sektörümüzün sorunları, çok ağır ve zor durumda. İşte tam bu dönemde Ankara Mobilyacılar Odası Başkanı, mevcut yönetime karşı aday olduğunu açıkladı ve ilk kez Aydın’a geldiğinde karşılaştık. Aday olması çok önemliydi, çünkü şimdiye kadar aday çıkmıyordu ve ben de doğal olarak hizmet için “Başkan bugüne kadar hiç seçim kaybetmedim, ancak seninle seçim kaybetmeyi şeref sayarım” diyerek yola çıktık.

Amacımız hizmet olunca öyle şaşalı toplantılar, toplu gezmelere gerek duymadık. Dedik ki, zaten herkes sorunları biliyor “biz kendimizi anlatalım hayırlıysa olsun” ve öyle de yaptık. Çalışmalarımızı başkan adayımız ziyaretlerle yaptı ve seçimden bir gün önce Ankara’da gördüm ki, 30'dan fazla Birlik Başkanlarımız mevcut Başkan kazansın diye seferber olmuş. Elbette bize de destek olan Birlik Başkanlarımız vardı, ama Ege'den bir tek Başkan yanımızda değildi!

Benim de aday olduğum listeye baktığımızda Antalya, Aydın, İzmir ve Çanakkale yönetimde, Balıkesir ve Muğla Denetim Kurulu'ndaydı. Genel olarak hizmet derdinde olan bu insanlarımızı TESK seçiminde sağlam gördükleri için mevcut aday için seferber olan anlayışa baktığımızda bir seçim öncesi neredeyse birbirlerine düşman olanlar vardı, ama şimdi dost olmuşlar.

Aydın Birlik Başkanımız bizi Ankara’da karşıladı sağ olsun, ama destek olduğunu söyleyemem. İzmir, Muğla, Balıkesir ve Antalya için de aynı durum söz konusuydu, tek Çanakkale destek verdi diye biliyorum. Bunun yanında Ege, Akdeniz ve Marmara’da da durum aynı, yani dümenin içinde “hiçbir işe yaramıyorsan konuşma” mantığıyla bir seçimi sonlandırdık. Biz elbette şov ve gösteriş yapmadık ve yapmayız. Çıktık derdimizi ve sorunlarımızı anlattık, sonuç olarak 344 oy aldık. Mevcut aday 485 civarında bir oy aldı, hayırlı olsun. Ama bu hayır, hizmet ve sorunların çözümü anlamın da olması mümkün değil, çünkü bu yönetim Hükümet'le Kavgalı, TESK ile kavgalı. Velev ki yeni bir oluşum oldu, TESK Başkanlığını seçildiler, menfaat kavgası ve sen ben kavgası bekleyen sorunlardır.

Demek istemem odur ki, yaşı kemale ermiş bir Başkan ve bu Başkan 2010 yılında Oda seçimini kaybetmiş, Kanunun verdiği hakkı kullanarak “doğal üye” olarak seçime girme hakkı var ve kazandı. Ancak tek kaybeden esnaf ve sanatkarlarımızdır. 21 yıldır yapılamayanları bu aşamadan sonra beklemek sadece hayalcilik olur. Esnaf ve sanatkarların sorunlarının çözümü noktasında tepki ve eylemde hiç bir arada görmediğimiz Birlik Başkanlarımızın bir Federasyon seçimini istediği adayın kazanması için seferber olmalarını gördüğümde keşke bizim sorunlarımızda da aynı olsalar diye düşünüyorum. Ve tam da bu konudaki fikrini beyan eden Diyarbakır Başkanımızın eleştirisine hatırlatayım; “Biz Türkiye’de 4 milyon esnaf ve sanatkarlar olarak 500 kişinin şaşa ve gösterişi için çalışıyoruz” diyor.

Önümüzdeki süreçte Sendikalar, Odalar ve sivil toplum örgütleriyle ilgili bazı Kanun ve değişimler yaşarsak bu sürpriz olmaz. Gerçi siyasetten kalma bir alışkanlık bu, ama eğer değişmezse yazık bu memleketin yarınlarına. Ha bu arada, “sen oda başkanısın ne yapıyorsun” derseniz, bizim de kendi gücümüze göre yapabildiklerimiz var, yapamadıklarımız var. Yapamadıklarımızı yapmak için de çaba sarf ediyoruz en azından mücadelemizi veriyoruz. Hacı olamasak bile, hacı yolunda ölmeyi seçmişiz.

Ben “illaki kazanacağız” iddiasıyla değil, hizmet ve değişim için kaybetmeyi bile kazanç sayarak girdiğim seçimden mutlu döndüm. Huzuru Mahşerde hesabımı verirken söyleyecek bir sözüm olmalıydı, çünkü vebalimiz çok, yükümüz ağırdır elbette, farkında olanlar için…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.