Takip Et
  • 25 Haziran 2014, Çarşamba

Aydın'da taksiye binme, fotoğraf çekilme..!

Birçok alanda olduğu gibi önemli iş kollarından taksicilik ve fotoğrafçılık ile ilgili yaşadığım anları sizlerle paylaşmak isterim ve elbette gördüğüm eksik veya düzeltilmesi gereken önerilerim de olacak.

Önce taksicilerimizden başlayalım. Taksicilik mesleği kolay gibi görünen zor ve çileli bir meslektir. Hele yaşadığı şehirde taksi kültürü oluşmamışsa bu daha da zordur. Elbette müşteri ile ilgili de aynı şeyler geçerlidir.

Geçtiğimiz aylarda Batı Gazi Bulvarında bulunan bir taksi durağına yakın bir yere kısa süreli bir araç park ettim, duraktaki taksicilerden biri “al o arabayı oradan” dedi. Ben hemen geleceğimi söyledim, “al diyorum sana lan” dedi ve ben de karşılığını verdim. Dedim ki, “birader bak bu park ettiğim yer birincisi sana ait değil, ikinci ben bir Oda başkanıyım üslubun üslup değil” dedim. Taksici devam etti; “Ne olursan ol kardeşim al arabanı” deyip devam etti ve ben de kendime yakışan üslupla kendine gerekli cevabı verdim. Sonra beklediğim arkadaş geldi, onunla dostluğu varmış o ara yüzüme bakacak yanı da kalmadı, ama ben görmezden gelip geçtim. Belki bir derdi vardır diye.

Şimdi esas mevzuya gelelim Aydın'da insanlar neden taksi kullanmıyor? Yani neden diğer birçok ilde birinci tercih olan taksiler, ancak gece yarısında iş yapabiliyor? Aydın'da taksi ücret tarifeleri pahalı, taksiler müşteri aramıyor, müşteri taksi arıyor. Geçenlerde Ankara ve Eskişehir seyahatimde onlarca taksi ile yolculuk ettim ve inanın Aydın'da o taksilerle gittiğim yerlere gitsem, herhalde bir araba parası verirdim. Bir kere bir çok ilde belirli yerlerde taksi çağırma zilleri var ve taksi yanınıza geldiğinde açıyor taksimetreyi, diğer taraftan her mahallede insanlar taksicilerinin numaralarını ezbere biliyor. Bizde ise, bir kere taksiye binince bildiği telefonları unutmak durumunda kalıyor, hatayla bir daha taksiye binerim diye korktuğundan. Aydın'da taksi esnafımız yeni bir çalışma stratejisi belirleyerek şehiriçi otobüslerini çok beklemek zorunda kalanlar için, 3-5 kişi bir yere gitmek isteyenler için, çarşıda park sorunundan korkanlar için, ciddi bir müşteri tercihi yaratılabilir. Hem bu vesileyle şehiriçi otobüsleri daha düzenli ve hızlı ulaşım yapmaları da sağlanır ki, bu da kamuda rekabeti ve kaliteyi getirir diye düşünüyorum.

***

Diğer konu düğün salonlarında yıllar önce lüks oteller ve büyükşehirlerde gördüğümüz düğün anında çekilen fotoğrafların düğün bitimine doğru çıkışta hazır olması. Bu aslında hem güzel bir hizmet, hem de güzel bir ekmek kapısı. Ancak, gelin görün ki Aydın'da hangi düğün ve salona gidersem hep yaşadığım sorun şu; ben ve ailemle ilgili 5-10 poz fotoğraf basılmış diyorum ki, "kardeşim bu 10 fotoğrafın tamamına alacağım kaç lira”, "50 lira" diyor. "Tek alırsam kaç lira" diyorum, “5 lira” diyor. "Peki ben tamamını alacağım, almadığım fotoğraflar telef olacak" diyorum, "olsun patron sayıyla veriyor” diyor. Yani çalışma ve kurallarda sorun var. Kardeşim diyelim ki 1 fotoğraf 5 lira, ben 5 fotoğrafımı almak istiyorum, neden 5 fotoğraf 10 liraya olmasın? Ben kalan fotoğrafı almayınca senin kârın nedir? Bence salon fotoğrafçıları bu konudaki yanlış ve hatalarını düzeltmeli. Hem kişisel basılan fotoğraflara, hem de emek ve milli servete saygılı olmak zorundayız.

Sonuç olarak, gerek Şoförler Odası Başkanımız Semih Özmeriç, gerekse Elektrikçiler ve Fotoğrafçılar Odası Başkanımız Çoşkun Okay, deneyimli ve tecrübeli Başkanlarımızdır. Ben onların üyelerine 'daha çok neler yapabiliriz' şeklinde mücadele ettiklerini biliyorum. Burada değinmek istediğim, müşteri gözüyle gördüğüm sorun ve çözüm önerilerine not düşmek. Büyükeşehir olduk, eğer birkaç taksi örnek bir çalışma yaparlarsa sanırım arkası hızla gelir. Fotoğrafçılarımız için de öyle, çağın yenik düşürdüğü mesleklerden biri olan fotoğrafçılık korunmalıdır. Ben de onlara destek için geçtiğimiz hafta bayağı bir pazarlık yaptım, ama patron talimatı yanlış vermiş elemanlar ne yapsın. Elbette verdiğim örnekler genelleme değil, nokta örneklerdir. Her iki meslek mensubu sessiz ve ömrünü örnek olarak sürdürmüş çok değerli dost ve arkadaşlarımız var, zaten onlar her zaman sessiz ve efendidirler. Bizler de genelde olumsuzları daha ön plana çıkarırız ki, olumsuzluklardan uzak olalım. Hayırlı İşler dilerim.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.