Takip Et
  • 18 Ekim 2017, Çarşamba

Çalışkan ve zeki olman on para etmez..!

1960’lı yıllarda bir Başbakan ve arkadaşlarını astık,

1970’li yıllarda kardeş kardeşi vurdu, sağcı solcu diye insanlar öldürüldü asıldı,

1980’li yıllarda bizi kurtaran kurtarıcılardan kurtulup yeni bir siyasi düzen kurduk,

1990’lı yıllarda Alevi Sünni, Kürt Türk meselesiyle yine kardeşi kardeşe vurdurmak için uğraştık ama tutmadı,

Yine 1990’lı yılların sonuna doğru malum 28 Şubat süreci yaşandı ve toplum neredeyse ikiye bölündü, şucu bucu diye akabinde ekonomik krizler vs.

2000’li yılların başında artık bu iş böyle gitmez denilerek bir parti çıktı ve örgütlenmesi bile tamamlanmadan hatta genel başkanı içerde olan bir partiyi iktidar yaptık ve 2000li yıllara krizler ve entrikalı siyasi döneme hayır diyen geniş bir kesim vardı ve iyi başlamıştı süreç.

AK Parti iktidarı dönemine geldiğimiz süreçte özellikle 28 Şubat sürecinde sürekli ezilen ve bir nevi 2. Sınıf muamelesi görülen dindar kesim bir nevi bu süreçten sonra rahata erdi ancak sonrasında yaşanan FETÖ meselesi toplumumuza ve halkımıza yeniden bir bakış açısı gerektiği kanaati oluşturdu.

İşte o yaşanan Fetö sürecinin sonunda ödediğimiz bedel çok fazladır. Bu meselenin daha uzun yıllar ülke gündeminde olması muhtemeldir. Çünkü bu Fetö örgütlenmesinin başlangıcı, gelişmesi ve bitişinde yaşanan süreç içinde ve sonrasında çok fazla cevapsız ve netleşmemiş sorular mevcuttur.

Sonuna yaklaştığımız 2017 yılına geldiğimizde Esnaf ve Sanatkârlarımızın 2000 yılından çok iyi durumda olmadığı sorunlarının hala çözülmediği gibi hatta arttığı bir gerçektir.

Esnaf ve Sanatkârlarla ilgili kurum ve kuruluşlar her yıl düzenledikleri ‘Ahilik’ temel ilkelerinden uzaklaşmış ancak kutlama kanunla olduğu için adet yerini bulsun diye kutlamaya devam ediyorlar.

Elbette uzaklaşılan sadece Ahilik kültürü değildir. Hacımız, Hocamız, Dindarımız, Ateistimiz, kendini nasıl tarif ederse etsin herkesin ortak bir noktası var, eğer güç ve menfaat kendi lehindeyse hiçbir sorun yokmuş gibi yaşamaya devam ediyor. Hatta gece gündüz hizmetteymiş görüntüsünü ihmal etmiyor. Ancak aleyhine bir süreç var ise işte onu yapan her kim ise beş para etmez insan ilan ediliyor.

Ehil ve Emek verene sahip çıkmamız lazım.

Son dönemde özellikle devletimizin yeni Türkiye diye adlandırdığı ve yakın zamanda Başkanlık sistemimiz Cumhurbaşkanlığına geçiş sürecinde kamuda ciddi bir sorun görünüyor. Bu konu hükümetimiz ve sayın cumhurbaşkanımız tarafından bilinmesi ve tedbir alınması gereken çok ciddi bir durumdur.

Devlet ve Millete hizmet etmek asli görevi olan kurum ve kuruluşlara yapılan ve yapılacak atamalar ve seçimlerde yeni stratejiler ve yöntemler devreye girmelidir. Halka hizmet etme kuruluşlarının asli görevi üstünü memnun etmekten önce hizmet verdiği alandaki insanlardan korkmalıdır. Çünkü bizim inancımız kul hakkını ağır günahlardan sayar ve bu mahalde kurum ve kuruluşlara ‘yağcılık, biat eden, sen benim kim olduğumu biliyormusun’ diyenlerden ziyade, işi konusunda iyi eğitim almış veya kendini o alanda yetiştirmiş, insanlara daha faydalı olabilecek kişiler atanmalı ve kurumlar bu mahalde ciddi denetlenmeli kesinlikle performans kurumlarda bir ölçü haline gelmelidir.

Özellikle 15 Temmuz sonrası kamuda ve birçok alanda bir tedirginlik ve korku ile her şeyin ‘ aman hiçbir şey yapmasak sorun olmaz ama bir şey yaparken yanlış anlaşılır ise bizimde başımız yanmasın’ endişesi performans kaybı oluşturmaktadır.

Aslında demem odur ki 1960 yılından bu yana o kadar çok bedel ödemişiz, canlar, mallar gitmiş her defasında bu son olsun demişiz ama asla son olmamış. Halkımızın kötü bir hastalığı var birinde bir güç gördü mü hemen o güce kayıtsız şartsız destek veriyor ve o gücü elinde bulunduran her kim ise o gücün etkisi ve tabanın ona verdiği bu krediyle o alanı istediği gibi kullanmaya devam ediyor.

Oysaki bizler 1980 den beri bu ülkede bir çok şeyin değişmesini isteriz ama değişen sadece zaman oluyor bedeli ödeyenler hep aynı her halükarda gücü elinde bulunduranlar asla bu gücün etkisiyle süreçleri hatası kazasız atlatıyorlar.

Önümüzdeki süreçte değişmesi sonuç itibariyle direkt halka olumlu etkileyecek’ hangi parti, ırk ve görüşten olursan ol, bilgili ol, devlet ve halkın hizmetinde ol’ diyerek halkın içindeki iyi, çalışkan ve dürüst insanlarımızı hak ettikleri makamlara getirmeliyiz. Aksi halde sadece ‘ padişahım çok yaşa’ diyenlere inanır ve güvenir isek yarınlarda hepimize zarar vereceklerdir.

Çalışkan ve zeki olman on para etmez..! Bu bende ki güç olmasa! Anlayışını değiştirdiğimiz gün yeni Türkiye için atılmış an büyük adım olacaktır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.