Takip Et
  • 15 Şubat 2017, Çarşamba

Başkanlık sistemi!..

Ülke ve millet olarak hepimiz ‘başkanlık sistemi'ne odakladık. Yapılacak referandumda 'Evet’çiler, 'Hayır’cıları karşılıklı suçlamaya ve ithamlara devam ediyor.

Peki, başkanlık sitemini biz tanımıyor muyuz? Elbette tanıyoruz. Her mahallede, her sektör ve meslekte çok sayıda başkanımız var ve birçok kuruluş başkanlık sistemiyle idare ediliyor.

Örnek olsun diye baktığımızda odalar, belediyeler, kooperatifler, apartman yöneticileri, tarımla ilgili örgütler velhasıl yüzlerce kuruluş başkanlık sistemiyle yönetiliyor.

'Bu alanlarda başarılı mıyız, başarısız mıyız' diye baktığımızda; bazılarında başarı, bazılarında başarısızlık, bazılarında ise başkanın ömür boyu o makamdan gitmediğini görürsünüz. Demek ki konuştuğumuz kadar yabancı değilmişiz başkanlık sistemine.

Elbette diyeceksiniz ki o başka, devlet yönetimi başka? Haklısınız ancak o kurumlarında çoğu kamu kurumu niteliğinde... Dolayısıyla işin özüne indiğinizde, sorunun, başkanlık sisteminde değil sistemin halk tarafından doğru çalıştırılmadığını ya da sistemi yobazlaştırdığımızı görürüsünüz ama burada tek sorumlu vardır o da başkandır.

 

OYUNUN KURALI GEÇERLİDİR

Başkanlıkla idare edilen kurum ve kuruluşların çoğunda yönetimler çok fazla müdahaleci ve söz sahibi değildirler. Başkan sorumludur ve çalışma programına ona göre ayarlar ve gün gelir seçim olduğunda eğer üyeleri tekrar seçiliyor ise başkan başarılı anlamına gelir. Eğer aksini iddia ediyorsanız ki yani ‘Aslında başarılı değil ama ben kızdığım için oy kullanmıyorum ya da başka adam mı var oy verdim’ diyorsanız kimsenin o başkana söz söyleme eleştirme hakkı kalmamış demektir. Çünkü oyunun kuralı gereği seçim yapılmış ve seçilmiştir.

İşte referandum da bu bakışla değerlendirilecek bir seçimdir. Bugün başkanlık ile yönetilen kurum ve kuruluşlarda başkan kanun ve kurallar çerçevesinde ne talep ederse karardan geçer. Demem odur ki bu noktada ülkeyi yıllarca idare etmiş ve yetkisiz olduğunu iddia eden Sayın Cumhurbaşkanımızın 'başkanlık sistemi' isteğine karşı çıkmak mümkün değildir. En basit kurumlar bile akşam düşündüğünü sabah yürürlüğe koyarken cumhurbaşkanı ve başbakan arasında uyumsuzluk olursa devleti idare etmek bir o kadarda zorlaşır.

 

HALK NE YAPSA DOĞRUDUR

Bir de yıllardır kendimizi kandırdığımız ‘Adam tarafsız, partisiz ’ sözü var. Bu kadar komik bir şey olamaz. Hiç kimse hayat görüşü, felsefesi, inancı ve ideolojisi gereği tarafsız değildir. Şunu dersek doğrudur. Adam filan partili veya görüşten ama tarafsız davranıyor. İşte bu doğru yaklaşımdır. Yoksa sen dün şu partide görev yap, bugün ‘Ben tarafsızım’ de, buna kimse inanmaz, inanan kendine kandırır.

Biz millet olarak yaptığımız en büyük hata, hala daha inanç, ideoloji ve diğer farklılıklarımızda birbirimize samimi davranmamızdır. Biz bu sorunu çözer isek hangi sitemle yönetildiğimizin hiçbir önemi yok ancak biz hep karşı tarafı ‘hain, düşman, kötü ve öcü’ olarak gördüğümüz sürece bizleri hem dış hem de içeride bulunan 'yandaş düşmanları' her zaman parmağının ucunda oynatır.

Tabi ki bu işin bir yanı, diğer taraftan geçtiğimiz haftalarda belirttiğim çekinceler ve AK Parti'nin yaptığı hatalar ilk kez bu kadar sorgulanmaya ve kafalarda soru işaretlerinin derinleşmesine neden olmuştur. Sanırım bu konudaki hata ve sorunları hükümetimiz tespit etmiş olacak ki sorun yaşayan her kesime derman olmak için uğraşıyor. Keşke bazı hatalar bu noktaya kadar gelmeseydi.

Sonuç olarak; her zaman söylediğim bir şey var. Bu ülkede halkın istemediği hiçbir şey olmaz. Evet de çıksa hayır da çıksa halkımız istediği içindir. Halk bir şey istemiş ise sonucuna katlanacak demektir. Dolayısıyla kimse boşu boşuna birbirini kırmasın. Bizçok seçimler ve oylamalar gördük, halk hata yapsa bile doğrudur.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.